Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.8
BNL
BNL
@BNL2001
12 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Tolstoy çok severek okuduğum bir yazar. Bu eseri de ölmeden önce yazdığı son eserdir. Kitabın her bölümünde ayrı mesajlar vardı, çok çok beğenerek okudum.
.
Öncelikle, rahatsız olduğum tek konu, kesinlikle Tolstoy’un çok fazla karakter (isim olarak) vermesiydi. Kitap 600 küsür kadar ve nereden baksak 30/40 civarı belki daha fazla karakter vardı. Bu yüzden okumayı bir tık zorlaştırdı. Tavsiyem, okurken not almayı unutmayın. Bunun haricin de kitabı çok çok sevdim. Kitabın içine notlar aldım, beğendiğim sözleri işaretledim. Verdiği mesajlardan biri, çevremizde ki insanların bizim hakkımız da olan düşüncelerini çok fazla önemsersek, kendi gerçeklerimizden, kendi inandıklarımızdan ne kadar uzaklaşacağımızı farketmemizi sağlıyor yazar. Bunun gibi onlarca mesaj vardı kitabın içerisin de. Ana fikir olarak, vicdanı ele almış Tolstoy. Yaptığımız hataları farketmemiz sonucun da, vicdanımızın sızladığını, ve bu hataları düzeltmek için nelere başvurabileceğimizi, neleri gözden çıkarabileceğimizi farketmemizi sağlıyor.
.
Okurken hiç sıkılmadım, ve kesinlikle okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Okurken bir şey kaybetmez, tersine çok fazla şey kazanacağınızı düşünüyorum.
Bu serinin hem seveni, hem sevmeyeni var. Ben seven taraftayım. Daha önce Anastasia’nın ağızından olan 3 kitabını okudum. Geçen yıl Grey’i de okumuştum ve Christian’ın ağızından olan kitaplar aşırı aşırı hoşuma gitti.
.
Kitapta sevmediğim bir şey vardı o da yazarın biraz kelime tekrarına düşmesi sanırım. Onun haricin de kitabı beğendim. Okunuşu da çok kolay 600 küsür sayfa ama 1 buçuk günde hemen okudum. Benim bu elli ton serisin de en sevdiğim kitap Karanlığın elli tonu’du. İkinci kitabı, ilk ve son kitaptan bi tık daha fazla seviyorum. Bilmiyorum, sanki bütün olaylar bu kitapta gelişiyo gibi.
.
Kitabı sevmeyenlerin sanırım sebebi +18 sahnelerin olması. Beni ise tam tersine o sahneler hiç rahatsız etmedi hemen okudum ve geçtim. Asıl amaç, asıl görmemiz gereken bence, +18 sahneler değil. Bir adamı, aşk gibi bir duygunun nasıl değiştirdiğini, tepetaklak olduğunu, sevdiği kadın için her şeyden vazgeçebildiğini görmüyoruz. Bence asıl dikkat edilmesi gereken konu bu.
Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursam; Ünlü yazar Paul Sheldon, bir trafik kazası geçirir. Kar fırtınasının ortasında baygın ve yaralı bir haldeyken, yazarın romanlarının saplantılı bir hayranı olan Annie Wilkes tarafından “kurtarılır”. Fakat Paul, bir süre sonra kadının deli olduğunu ve onu esir aldığını farkına varır.
.
Stephen King’ten okuduğum ikinci kitaptı sadist. Yazarla ‘hayvan mezarlığı’ kitabı ile tanışmıştım. O kitapta beklentilerimi çok karşılamamıştı, bu kitapta olduğu gibi. Fakat o kitabı bu kitaba göre bi tık daha fazla sevmiştim. Belki de kitaba çok fazla beklentiyle başladım bilmiyorum fakat kitabın 200 sayfası beni çok sıktı, okurken ne bir heyecan, ne bir merak duygusu vardı içimde. Konu olarak güzel bir kitap fakat kitapta gerilim yoktu. Sonuçta bir psikolojik-gerilim kitabı. Haliyle insan okurken biraz olsun gerilmek istiyor. Son 100 sayfa da kitap biraz toparlandı. İlk sayfalara göre biraz daha akıcıydı. Sonu çokta tahmin edilemecek gibi bitmese de kötü değildi. Açıkçası kitabı ne sevdim ne de sevmedim diyebilirim. Bazı yerlerinde gerçekten iğrendiğimi de kabul etmem lazım. Kitap sonlara doğru toparlasa da çok fazla sevdiğimi söyleyemem. Sanırım Stephen King ile yıldızlarımız bir türlü barışamayacak
Okur Takip Önerileri
Jose Saramago dan ilk olarak Bilinmeyen adanın öyküsü kitabını okumuştum ve aşırı beğenmiştim. Daha sonra bu kitabını yani körlük kitabını okumaya başladım. Daha 40-50 sayfa olmamıştı ki 2020’nin favori kitaplarımın arasına çoktan girdi. Jose Saramago’nun pek çok yazardan farklı bir yazım dili var. Cümlelerinin çok fazla uzun olması, aralarında çoğu zaman virgülün bile olmaması beni yormadı. Sonralara doğru olan olaylar beni çok şaşırttı beklemiyordum.
Kitabı okuyanlar doktorun karısının yerinde olmak istediniz mi? Ya da asla onun yerinde olmak istemediniz mi?
Ben olmak istemeyenlerdenim sanırım. Çünkü bunu istemek her şeye tanık olmak demekti.
Çok çok beğendim ve kesinlikle okumayanlarda en kısa zamanda okumalı.
Serinin ikinci kitabın da heyecan ilk kitaba göre daha yüksekti. Hele sonu çok iyiydi ve üçüncü kitabı çok merak ediyorum. Kestrel çok sevdiğim bir karakter. İlk kitapta da böyleydi fakat ikinci kitapta ayrı bir sevdim Kestrel karakterini. Kitabı okurken sürekli acaba Kestrel şu an ne planlıyor? Bu konuşmadan ne anladı, ne sonuç çıkardı acaba? Yada, sonraki hamlesi ne olacak acaba? Diyerek çevirdim sayfaları. Sadece, keşke yazar Arin ve Kestrel arasında ki o duyguları biraz daha ele alsaymış dediğim oldu.
