Allah belanı versin, Maral Atmaca. Hem ağlattın, hem güldürdün beni ya. (Sedef gibi bela okuyorum)
Evettt. Alaz'dan şüphelenen Sedef soluğu eğitmeninin odasında aldı. Ve işler daha garip haller almaya başladı.
Sedef'in ailesinin aniden ortaya çıkması, öldürülen ve aslında yarasa olan restoran çalışanı, ajan adaylığı, okuldan kaçırılıp öldürülen kızlar ...
Burda Sedef ve arkadaşlarının bazılarının Menekşe çocuk yurduna nasıl yerleştirildiğini, kiminin evlat edindiğini, kiminin kaçtığını okudum. Hikayeleri yürek burkan türden.
Aksiyon bitmedi hiç. Sürekli tehlike, atışmalar var, sürekli sakar, arıza, Kuzey'in kediciği, Yankıcığım diye seslenilen Sedef'in birilerine laf sokması, kendi kendine konuşması, ceza alması falan var. Bir de öcüyü yakalamak artık Sedef'in tek hedefi.
Bu kız bir şey demeden duramıyor. Susmak yok bu kızın sözlüğünde. Sen bana laf mı soktun diyecek, düşünce ayaklarıyla konuşacak, hayvanlara kızacak ya da bela okuyacak. Bela da gelip kendisini buluyor ama farkında değil galiba.
Kitapın sonu çok kötü bitti. İçim acıdı okurken. Sedef öldü, Yankı doğdu resmen. Bu kızı üçüncü kitapta hiç iyi şeyler beklemiyor orası belli. Bence okuyun ben çok sevdim. Hem ağlayacaksınız, hem gülüceksiniz.