Hülya Gençel

Hülya Gençel
@Bal_An_ne
Hülya Gençel
@Bal_An_ne·Started reading a book
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala
8.5/10 · 32.5k reads
Reklam
155 syf.
5/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl
8.4/10 · 35.4k reads
Denizin ikiye ayrılması? Gece olduğunda, doğu rüzgarı sabaha kadar denizin üzeirnde eserek suları ağır ağır ikiye ayırmaya başlar. Burada çoğunun bildiği ve anlattığı gibi bir anda ayrılma yoktur. Rüzgar ve gelgit etkisi bir araya geldiğinde, denizin sığ tarafları bir geçit gibi ortaya çıkmaya başlamıştır.Bunun üzerine İsrailoğulları suyun sığ tarafından karşıya geçmeye başlarlar. Sabah olduğunda, firavun da bunu fark eder ve ordusuyla aynı yerde ilerlemeye başlar. Ancak doğu rüzgarı artık durulmuş ve gelgit etkisi tersine dönmeye başlamıştır. Artık yolun tam ortasındadılar ve geri dönecek şansları kalmamıştır.. Tüm ordusuyla birlikte suların altına gömülürken, firavun pişman olduğu ve Musa’ nın Hakikat’ ine inandığını söylediğinden bahsedilir.

Reader Follow Recommendations

See All
Dışta “fiili gerçekleştiren nefs” olarak açığa çıkan firavun ile ona akıbet olarak gelen Musa; aynı zamanda her insanın içinde de iki kutup olarak bulunur. Bu iki kutup, daima savaş halindedir. Bir insan ne zaman yaşamını değiştirir, yaptıklarından pişmanlık duyar (tövbe makamı) ve nefsini saflaştırma yoluna girerse, firavun olmaktan çıkıp Musa’ nın kavmine katılmış olur.
Firavunluk, belli ki henüz “İnsaniyet Makamına” varamamış “beşer” den açığa çıkan nefs (ego) varlığını besleyen nitelikleri: hırs, kin, kibir, yalan, güç ve hükmetme arzusu….simgeliyor. “Farkındalık” bütünsellikten uzak bir farkındalıkda olsa, sahibi dünya işlerinde gayet başarılı olabilir. Bu farkındalık, varlığı kemalatıyla idrak etmek, kapsayıcı olmak ve sevgiyi açığa çıkarmak yönünden eksiktir….Bu durumda Firavun nefsin en alt basamağını temsil etmekte. İnsan denen varlığın potansiyelinin açılmasına engel olan, katılaşmış, hırslı, kendini ötekilerden üstün gören, ahlaki mdeğerleri evrenselliğe bağlı olmayan nefs mertebesi. Musa, her nefs için “ektiklerini biçmenin kaçınılmaz oluşu’dur.Tıpkı Nuh bahsinde olduğu gibi, ortalıkta nasıl bir fırtına olursa olsun, Musa suyun üzerinde kalacak ve hedefine varacaktır.Hatta aldığı önlemler süreci daha da hızlandıracaktır. Aslında Firavun hiçbir şey yapmasaydı, Musa bizzat kendi sarayına kadar girerek, o güce erişemeyecekti. Burada düşünenler için nice ayetler vardır… Günlük dilde “çabaladıkça batmak” denen bir hal vardır. Aslında bir bakıma bunu anlatıyor…
Reklam
Sınav nedir? -Acaba bu sınav. Ayetler (doğa yasaları) karşısındaki halleri mi insanların? Her an yaşanan bir şey mi? -Doğa yasaları her an yürürlüktedir. Bu yasalar hem insan bedenin içinde, hemde toplumsal yapıda, hem de evrensel süreklilikte devrededir. İnsan her eyleminde her seçiminde ya da bu yasalar üzerinden bir basamak atlar, ya olduğu yerde sayar, ya da bir basamak geri düşer. Bu durumda, her an yaptığı seçimler üzerine O’ ndan bir geri bildirim alır. Bu geri bildirimin niteliğini belirleyen şey nedir? Yasası… o yasayla ne kadar uyumlu ve uyumsuzsa eylemleri, anlayışı ve yaşantısı; ektiği tohumun ne olduğunun geri bildirimi de buna göre olacaktır. Öyleyse sınav nedir?Geçmek?Kalmak nedir? - Bu geri bildirimler aynı zamanda “deneyimler”. Bu deneyimler olumlu, nötr veya olumsuz olabiliyor. İnsan “Varoluş yasalarına” uygun seçim yaptığında, doğası bunu destekliyor ve yürüdüğü yolda ileri doğru bir adım atmış oluyor. Bu sınavdan geçmek. Bazen yersiz bir şey yapıyor ve zaman kaybediyor. Bu yerinde saymak. Bazen kendi doğasına uymayan eylemlerde bulunuyor. O zaman da geri dönüş negatif oluyor ki, bu da “sınavdan kalmak” anlamına geliyor. -Burada dikkatini çeken şey nedir? Sınavın zamanını, şeklini ve konusunu belirleyen kim? -Bizaat insanın ta kendisi ve eylemleri… -Öyleyse sınavın esası, insanın kendi doğasını öğrenme yolunda yaşadığı inişli çıkışlı deneyimler değil mi? Ve bu sınav aslında “Kendinden kendine” değil mi? -Bu anlamda sınav yoktur ama ekilenin biçilecek sonuçları vardır…
481 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 14 days
O kadar dokunaklı bir kurgusu vardı ki; Bir yandan Zülfü Livaneli'nin kaleminden dökülen aşk hikayesi içimi sarıp sarmalarken, bir yandan da tarihin derinliklerine gömülmüş gerçek, yaşanmış acılar beni paramparça etti…. Kırım Türklerinden, ülkemizde yaşayan ve zorluklar çekmiş Ermeni ve Kürt vatandaşlara, Almanya faşizminden kaçan ve kaçamayan Yahudilere kadar, Livaneli’ nin tarihin görünmeyen yüzüne çevirdiği "insan merkezli” bakış açısı beni çok etkiledi….
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136.5k okunma
481 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 14 days
Serenad
SerenadZülfü Livaneli
9/10 · 136.5k reads
-Peki asıl mesaj neydi? İshak neyi sembolize ediyor olabilirdi? -Hayatlarımız boyunca neye tutunuruz? Neyimizi korumak adına birbirimizi kırarız? Neyimizin üstüne kıyafetler giydirip, maskeler takarız? Nedir ölesiye savunduğumuz, en değerlimiz?? Ve aynı zamanda O’ nunla aramızdaki en büyük engelimiz? -“Nefs”ti…İbrahim’ e rüyasında, Rabbi ile
İbrahim ve İshak’ ın açılımı? İbrahim o gece rüyasında İshak’ ı boğazladığını görür. Ertesi gün yüreğinde hüzünle uyanır. Rüyasını, “Rabb”inin ondan en sevdiği varlığını (oğlunu) kurban etmesini istediği” şeklinde yorumlar. Ve bunu İshak’ a anlatır… İshak yaşından çok daha olgun bir çocuktur. Babasının yüreğinin yandığını bilir. Onun arada
Reklam
İbrahim’ in Ateşe atılmasıyle ne anlatılmak isteniyor? -İbrahim, kendine karşı takınılan tavırlar, söylenen sözler, zulümün, sıkıntıların, edilen hakaretler ve yapılanların tam ortasında kaldı. Yani ateşe atıldı. Ama yanmadı… -Gül manevi geleneklerde “kulak” “duymak” ve “dinleyen”e işaret eder. Nice şiirde “gül bahçesi” denirken, “o” manaları, o hitapları dinleyen/duyan insanlar” kastedilir. -Kulak/duymak/işitmek üzerinden nedir bu? -Hakaretler, alay, ağır sözler, aşağılanmalar…. Çünkü işlevini gerçekleştirmiş olduğunu biliyor. İçi rahat. Yapması gerekeni yapmış halde. O’ na bağlı olarak kendinden açığa çıkan eylemle birlikte, yapması gerekeni yapmış oluyor. Bunu takiben sonucunu yine O’na teslim ediyor. Artık içi rahat, huzur dolu ve ferah. Bu nedenle de ona ne söylenirse söylensin, bir etkisi olmuyor. İç huzuru sabit kalıyor. Ve tüm bu süreç tamamlandıktan sonra, aralarından (ateşin ortasından) yürüyerek orayı terk ediyor….
İsmi (BRHM) Hindistan’ da Brahma olarak bilinen o efsanevi Asi Peygamber. Hz İbrahim’ in hakikati nedir? İbrahim olmak. Tam tersine, bizzat kendi zanlarının oluştuğu çevreye meydan okuyarak, çelişkileri ortaya koymak ve özgür bir insan olarak düşünebilmeye geçmektir, onun makamını içinde açmak. Başta kendi temelini oluşturan zanlarla savaşmaktır. İlk adım “sorgulama”ydı. Bu sorgulama ile beşer, insan olma yönünde bir adım daha atıyordu. Ademiyet makamı… Daha sonra “şekilperestliğin her alanda tespit edilmesi” geliyordu. O şekilperestliğin sonunun fırtınada helak olmak olduğunu görmek ve ondan tamamıyla kurtulmak. Farkındalığın derinleşmesi. Nuh makamı… Ardından; “tespit edilen şekilperestliğe karşı bayrak açmak” gelir. Bizzat o tufanı oluşturmak. Bu inanç sömürüsünü yapanlar güçlü otoriterler de olsa, tek başına o duruşu sergilemek. O sömürü sistemini din kabul eden bir ailesi de olsa, şekilperestlikle savaşmak… “İbrahim Makamı”, insanın eylemiyle samimiyetini ispat ettiği mertebenin adı…
Miti doğrudan alırsan, masala; anlamlarına vakıf olursan, hikmete dönüşür.
Tüm hayvanlardan birer çift…Peki neden çift? Türlerin devamı ve istikrarı? Dengeye gelmek kadar, o dengeyi oturtmak ve sürdürmek! Bedeni dengeye getirip, sıfatlarını düzenledikçe, Nuh’ un gemisi’ ne dünyaya denge veren türleri yerleştirmiş olur insan. Böylece o gemi, günlük hayatın akışında (tufanında) suyun üstünde kalmaya hazır hale gelir. Her devirde Nuh’ un yaptığı çağrıyı yapan insanlar bulunur. Onların çağrısını duyanlar, bir mana gemisine binmiş olurlar. O mana gemisinde, kendi varoluşları ve doğalarını öğrenmeye başlarlar. Bu bilgilere sahip oldukça ve onları yaşama geçirdikçe, dışarıda diğerlerini yutan tufanlardan korunmuş olurlar. Çünkü o denizin üstünde durmayı öğrenmeye başlamışlardır. O anlam gemisindedirler. O tufan dış dünyanın iniş çıkışları olduğu kadar, insanların ruhlarını alt eden nefislerdir de aynı zamanda. Ve dış dünyanın iniş çıkışları, aynı nefs türünün sokaktaki yansımasıdır sadece. O mana gemisinde, o manevi dostlukların olduğu yerde farklı renkler (türler) birbiriyle ahenk içinde bir bütünü oluştururlar. Ve hatırlarsan tüm bu ahenk, Nuh’ un gemisi’ nde yapılan “AŞURE” ile dikkat çekici bir şekilde benzeşir. Aşure, birbiriyle ilgisiz görünen malzemelerin bir arada bulunduğu, ama büyük resimde ahenk içinde bir bütünü oluşturandır.
733 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.