Aşkın, hakikatini asla tam bilemeyeceğimiz bir şey olduğunu anladım. Kuşkusuz bir tür yakınlık ve sevgidir, fakat bunun nasıl olacağı sadece kimle karşılaşacağımıza ve nasıl bir tecrübe yaşayacağımıza değil aynı zamanda aşkı nasıl tasavvur ettiğimize ve buna göre ondan ne beklediğimize, umduğumuza ve nesinden endişe ettiğimize bağlıdır. Bu tasavvur veya yorum öylesine önemlidir ki, aşk dediğin, aşk diye yorumladığındır, diyebiliriz. Hakikat bu mudur peki? Hayır, bu bir yorumdur. Yorumuna göre aşk hoş bir duygu olarak da acı bir hayal kırıklığı olarak da, serinkanlı bir hesap olarak da delice bir tutku olarak da görünebilir.
İçimin yeni heyecanlar için dolduğunu hissetmiyorum. Fakat, bilmeden yeni yaşantılara hazırlıyorum kendimi. İçimde bir Selim ölürken kalan bütün gücüyle yeni bir Selim yaratıyor.
“Benim için bütün oyunlar ,romanlar,hikayeler herkesin anladığından başka bir anlam taşıyor.Bütün hayat, bütün insanlık bu kitaplarda anlatıldı, bitirildi.Yeni bir şey yaşamak ,yeni bir kitap tanımak oluyor benim için. Kitaplarla ve onların yazarlarıyla birlikte yaşıyorum.Ön sözlerde yaşıyorum.Hiçbir yazar şaşırtmıyor beni: çünkü hayatlarını sonuna kadar biliyorum .Gerçek dediğimiz dünyada ise kimin ne yapacağı belli değil.Her gün şaşırtıyorlar beni…Yazarlarımla yaşamak daha kolay!!!”
“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”