Ne diyebilirim ki sana, varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu; bir indimi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
Tüm ölümsüzlük sistemlerimiz doğru olamaz. Öyleyse diğerleri mutlaka yanılıyor olmalıdır.
Neyse ki uygarlık bunun da çaresini bulmuştur: Öldürün itleri ! Öldülermi bir daha bizim ölümsüzlük anlayışımızı tehdit edemezler.
Bağlı olduğumuz bilinçli düşünme oldukça sınırlıdır. Kısa ve uzun vadeli bellekte belirli bir miktar bilgiyi tutabiliriz. Ama bilinçaltı anılardan, deneyimlerden, çalışırken edinilen bilgilerden oluşan neredeyse sonsuz bir malzemeyi içerir.
On yedinci yüzyıldaki insanların batıl inançları ve mantıksız fikirleriyle dalga geçeriz. Yirmi beşinci yüzyıldakilerin bizim fikirlerimizle nasıl dalga geçeceklerini hayal edin.
Yalnızca “kanıt” gösterdikleri için insanların fikirlerinin doğru olduğunu asla kabul etmemelisiniz. Tam tersine elinizden gelen en büyük kuşkuculukla kanıtları gündüz gözüyle incelemelisiniz. İlk dürtünüz kendinizin ya da başkalarının en değerli inanışlarını boşa çıkaran kanıtlar bulmak olmalıdır. Gerçek bilim budur.