Noktanın derinliği
DÜNYA KİTABI dedikleri, başka zamanların hayatlarına ait sayfaların gelip ânın içine karışarak akıl bulandırdığı, “şimdiki zaman"ın mekânında çatlak açtığı, macerası sonu getirilemeden kalmış başlangıçlar, sebepli sebepsiz boşluklar, yarım yırtık hikâyelerle doludur. Hayat diye yaşanan çizimi tamamlanmamış "temsili resimlerin" sönük iskeletleri hayatın yerini almıştır. Nice heves, hayal, umut bu karalamaların altında kalmış, pek çok insan, Hayat budur, bu kadardır, sanmıştır. Eksiklerinin, noksanlarının tamamlandığı, hasarlı hatıraların onarıldığı, şimdinin akıl ayarıyla gereklerinin yerine getirildiği, bir vakitler elden, gözden, dikkatten ve kıymetten kaçmış her şeyin bir ucundan yakalandığı bir ikinci hayat imkânı var midır acaba bir yerlerde... gözün görmediği, ruhun sezdiği bir şeylerin arkasında, gerisinde, gölgesinde... kim bilir... diye sorulan sırrın cevabını kimse bilmez, hayret parmağı ağızda kalmıştır. Göz kırpışı bir anda göz ucunda parlayıp sönenin, sırrı belirsizin, zihni ürpertenin, cismin tenine değip varlığını hissettirenin, göz dalgın, şuur savunmasızken, uyurken, uyanıkken sezdiklerimizin akıl katında bilinmesine daha çok varmış. Varlığı dert edinen ruhların bağrı genişken, Aman dünya ne dar imiş! 165