DaNeZ

DaNeZ
@Bendenizayse
☆Edep yahû edep! Evvelâ edep! ☆Allah âşkına sesli harf katili olmayın. ☆Bir böyle :) Bir şöyle :( ☆Edebiyatı severim, mübâlağa sanatına âşığım. ♡MAYISLAR BİZİMDİR. BEN ÖYLE UYGUN GÖRDÜM.
Ne kurallar ne başkalarının sözleri ne beni yargılamaları umurumda değildi. Hepsi bana vız gelirdi. Ama ya başkalarının sizin yaptıklarınız yüzünden acı çekmesi, sizin mutluluğunuzun bir başkasının mutsuzluğunu yaratması?
Reklam
(...) daha fazla imkânsızlıklardan söz etmek istemiyorum. Bir an onunla adada olmayı, faytona binmeyi, çamların içinde yürümeyi, bahçelerden sokağa sarkan kırmızılı, mavili çiçekleri koklamayı istedim. Evet biz başka âşıklar gibi bunları yapamıyorduk. Sinemaya bile gidemiyorduk. Sokaklarda başıboş yürüyemiyorduk. Şurada deliler gibi istesem de elini tutamıyordum.
"Seni her görüşümde dünyayı unutuyorum, her şey gidiyor, yalnız seni kucaklamak, sana sarılmak, seni öpmek isteği kalıyor. Gittiğim her yerde seni özlüyorum. Seninle konuşmayınca sanki hep bir şey unutmuşum ama ne unuttuğumu bilmiyormuşum gibi tuhaf bir his içinde oluyorum. Ben sana âşık oldum!"

Reader Follow Recommendations

See All
Birden bir kez daha anladım ki, kendi kendime ne söylersem söyleyeyim, ne düşünürsem düşüneyim, hayatta olmayı istediğim tek yer orasıydı, onun yanı...
(...) varlığın yoksa da gölgen benim yanımdaydı.
Reklam
"Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar Tarihe karıştı eski sevdalar"
(...) bunca imkânsız bir oyunun içinde hayatınızın öteki parçasını bir rastlantıyla bulabildiyseniz ondan vazgeçer miydiniz?
Hepimiz başkalarının başına gelenleri biliriz, bize çok yabancı görünen hayatları filmlerden, kitaplardan öğreniriz. Anlatılanlardan, hiç yaşamasak bile, pek çok şey kalır aklımızda... Ama ancak kendimiz yaşadığımız zaman ne olduğunu gerçekten anlayabiliriz.
Belki de hepimizin günün birinde kendimize bu soruyu sormamız gerekiyor: Doğru olan nedir? Biliyorum, bu soruyu kime sorsak, "doğru olan"ı başkalarına göre anlatacaktır. Hepimiz "doğru olan"ın, başkalarının onaylayacağı, genelgeçer kurallara göre benimsenmiş bir şey olduğuna inanırız.
Ama biliyor musunuz hep içimde bir yerde, onun, ne olursa olsun benden vazgeçemeyeceğini, aramızda belki de yıllarını gece gündüz beraber geçirmiş sevgililerden bile güçlü bir bağ, sanki bizim kurduğumuz değil de bize verilmiş bir bağ olduğunu, biz istesek de bunu kopartamayacağımızı bilirdim.
Reklam
(...) kimi zaman sert olsa da, lafını sakınmasa da, bir anda parlayıp geçen öfkelere tutulsa da, sevdiği insanlara, onları mutsuz edecek bir şeyi söyleyebilecek biri değildi. İstiyordu ki herkes onun ne hissettiğini anlasın, söylemediklerinden bir anlam çıkartsın, ona göre davransın...
"Hep böyle veda eder gibi konuşuyorsun, biz hiç ayrılmayacağız, bunu aklından çıkart, ben delinin biriyim, ne olursa olsun senin peşini bırakmam, istersen dünyanın öteki ucuna git ben de gelirim, hiçbir şey gözümde değil..." demişti.
İnsan yalnızca bir sesi duymakla, uzaktan bir hayali düşünmekle, onun gülüşünü, bir sözünü, gülerek, ellerini sallayarak anlattığı bir hikâyeyi, çocuksu gülümsemesini, bir an için deli bir âşık, bir an için şefkatli bir baba gibi anlatılmaz bir ifadeyle bakan gözlerini düşünüp kendi kendisine gülüyorsa, içinden sıcacık bir şey kayıp gidiyorsa artık buna bir oyun, bir hayal, bir rüya denebilir miydi?
Ne var ki kalbim, aklım, rüyalarım, mutluluğum, hüznüm, gözyaşlarını, şarkılar, kitaplar, filmler her şey, her şey artık onundu.
Ben hep insanın kararlarını kendisinin verebileceğine, hayatını kendi elleriyle biçimlendireceğine, aklın üstünlüğüne inanmıştım. Bütün o aşk romanlarını okurken, o filmleri izlerken kendi kendime hep, "Ah ne budala kadın," derdim, "ya şu adam, zavallı nasıl da körleşmiş..." Güler geçerdim bunlara.
14.7k öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.