Öyle çabuk geçiyor ki günler.
Hele sen de bir bak hayatına.
Yarın bitecek sanki her şey.
Yarın ölecek gibiyiz.
Daha doymamışız yaşamasına.
Günlerimiz dün bir, bugün iki.
Sakın bir şey bırakma yarına.
Yarın yok ki.
Bazen böyle avazım çıktığı kadar çığlık çığlığa ağlamak istiyorum, bazen de iyiyim ya diyip hayata tutunmaya çalışıyorum artık hiç bir şeye sabrım kalmadı. Gezmek ilgimi çekmiyor, giyinmek ilgimi çekmiyor, o kadar yorgunum ki yemek dahi yemek istemiyorum bilmiyorum bütün hislerimi gün geçtikçe kaybediyor gibiyim. Kimseye derdimi anlatamıyorum uyumak istiyorum sürekli uyumak aslında uyuyamıyorum da sadece biraz olsun insanlardan uzak kalmak istiyorum. Kafamın içinde dönen o kadar çok şey var ki artık onları bastıramıyorum. Müzik dinliyorum kafamdaki sesleri bastırmak için sesi her açtığımda her yükselttiğimde o kafamdakiler çığlık çığlığa bana geri dönüyor. Çok deniyorum iyi olmayı çok uğraşıyorum ama yapamıyorum ne istediğimi ne yapmalıyım? Kime ne hesap sormalıyım bilmiyorum çıkmazların arasında kaybolup gidiyorum kimse fark etmiyor yavaş yavaş bütün heveslerim tükeniyor ve onları geri getiremiyorum. Kısacası yok oluyorum fark edilmiyor.
"Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık. Heveslerim yorgun, iyimserliğim yorgun, konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun. Çok yorgunum."
Sabahattin Ali
Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır. Der ki;
“Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”
Yani bugün dünyayı yakanlar, aslında zamanında ihtiyacı olan sevgiyi alamayan çocuklar. Başka bir şey değil...
Kaliteli insanların daha az arkadaşı olduğunu fark ettim. Kaliteli insanlar; kibirli, kendini beğenmiş, iki yüzlü, nankör, menfaatçi, özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi bilmeyen insanları hayatına almıyor.
Geç yazana geç yazmak, inat edip konuşmamak gibi misillemeler bence sadece hayatı zorlaştırıyor. Belirsizlikler sadece yorar. Birini özlediysem ararım, yazmak istersem yazarım, seviyorsam söylerim, kırıldıysam belli ederim. Hayat üçün beşin hesabını yapmak için çok kısa.
Ben artık hayatımda git-gelli ilişki, dengesiz, duygularını açmaktan aciz, travmalarını çözememiş bir çocuk istemiyorum. Çocuk büyütmek istemiyorum ben hayatımı yaşamak istiyorum sevdiğim insanla. Kafamız ne eserse beraber yapalım. Yeri gelince ağlayalım, yeri gelince gülelim. Duygularımı uçlarda yaşamak hatta bi kere olsun mutluluktan ağlamak istiyorum artık.
Hiçbir an'ını tanımlamaya kalkmadan
Kısacık ömürler biçiyoruz kendimize
Sonra yolculuklara çıkıyoruz, bir kentten
Ötekine giderken özlüyoruz bir başkasını