Hayal Ayyüzlü

Hayal Ayyüzlü
@BeppoTheStreetSweeper
176 syf.
5/10 puan verdi
Washington Square
Washington SquareHenry James
6.8/10 · 145 reads
Reklam
2024 READING GOAL
3/20 books - %15 completed
3 books read
20 books
588 pages
2 reviews
2 quotes
Should read 1 book in 14 days.

Reader Follow Recommendations

See All
188 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Akıl mı yoksa vicdan mı?
İnsan olmanın beraberinde getirdiklerine işaret ediyor Hamlet’in bol düşünceli ruh hali. O dışarıdan görüldüğü üzere dalgın bir deli mi; yoksa tam tersine içinde bulunduğu ikilimden aklı selim bir şekilde çıkabilme arzusu duyan sağ duyulu bir genç mi? Birbirlerine çok uç taraftalarmış gibi görünseler de, delilikle sağ duyuyu birbirinden ayıran şey nedir gerçekten? Çok düşünmek insanı delirtir mi yoksa bu düşünce hali sağ duyu sahibi olmanın bir sonucu mudur? Hamlet’in; babasının katilinden intikam alıp almamaktaki ikilemi, uzun iç monologları, ve aralıksız düşünce hali onu bir oyun kahramanından çok gerçek bir insan yapıyor, ve bu “gerçeklik” onun fazlasıyla trajik hikayesinde kendimizden bir parça bulabilmemize olanak sağlıyor. Her “insanın” hayatının bir döneminde yaşadığı veya yaşayacağı çok temel bir ikilem Hamletinki. Aklını dinlemek mi yoksa vicdanını mı? İntikam mı yoksa adalet mi? “Düşüncemizin katlanması mı güzel Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter demesi mi?”
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202045.1k okunma
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi…
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter demesi mi? Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız Bitebilir bütün acıları yüreğin, Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun. Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü.
Reklam
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 6 days
“They’re a rotten crowd… You’re worth the whole damn bunch put together!”
Özellikle Fitzgerald’ın bu romanda kullandığı akıcı ve samimi dile övgüde bulunmak istiyorum. Aramızda bulunan dönem ve kültür farkına rağmen roman boyunca takındığı sıcak dil ve ara ara yaptığı ironik espriler yüzümü oldukça gülümsetti. En yakın arkadaşımdan bir hikaye dinliyormuşum gibi yakın hissettim kendimi anlatıcı Nick Carraway’e. Sadece diline değil, derdine de yakın hissettim. Roman boyunca tek düze giden mutsuz sayılabilecek ruh halinin altında yatan sebebe çok yakın hissettim kendimi. Sıcaklığı ve samimiyetinin farkında bile olmadan içine doğup büyüdüğü Batı’dan ayrılıp Doğu’da, materyalizmin yükseldiği ve ahlaki değerlerin çöküşe geçtiği kalabalık New York kentinde kendine bir yer edinmeye çalışan bir karakter Nick, tıpkı arkadaşları gibi. Her ne kadar içlerinden bazıları doğudaki hayata çok iyi uyum sağlıyor gibi görünse de, durumun aslında tam tersi olduğu yaşadıkları trajik sayılabilecek olaylardan anlaşılıyor. İnsanların çok kolay yollardan zenginleştikçe zenginleştiği ve Amerikan Rüyası’nın asıl değerini yitirip yozlaştığı bu Caz Çağı New York’unda yaşamanın, batıda hala varlığını sürdüren değerleri ve gerçek samimiyeti bir defa tatmış insanlarca hiçbir zaman tatmin edici olamayacağını görüyoruz. İçinde yaşadıkları bu durumun farkına herkes varamıyor tabii, çünkü bazıları materyalizmin içinde kaybolurken bazıları da yozlaşmış hayallerinin peşinde koşmaktan bitap düşüyor.
Muhteşem Gatsby
Muhteşem GatsbyF. Scott Fitzgerald · Koridor Yayıncılık · 202021k okunma
1900’lerde Kadın Olmak
“Uykumdan korkunç bir terkedilmişlik duygusuyla uyandım ve hemşireye kız mı, yoksa erkek mi diye sordum. Kız olduğunu öğrenince başımı çevirip ağlamaya başladım. ‘Peki,’ dedim. ‘Kız olmasına sevindim. Umarım aptal bir kız olur… Bu dünyada bir kız için güzel ve küçük bir aptal olmaktan daha hayırlısı yok.’”