''Nen var Zeze?”
”Hiç. Şarkı söylüyordum.”
”Şarkı mı söylüyordun?”
”Evet.”
”Öyleyse ben sağır olmalıyım.”
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.
"Ben güvenini hissedemediğim babamın, eksik şefkati gibi sevmiştim seni oysa. Yanlış aşk veya doğru aşk olabilme ihtimalini bir an olsun düşünmedim. Çünkü çok seven bir kadının yüreğinde sorgulama olmaz, bende sorgulamadım. Yanlış aşk olsan da sorun değil. Benim canım alışkındır yanmaya. Bir de sen yakmış olursun çok mu? Bir yara da sen açmış olursun içimde babamdan sonra. Ama sen onun gibi yapma canımı acıt ama gitme. Varlığını bana hissettirmekten vazgeçme, çok sevmende gözüm yok. Devamlı sev bana yeter. Varsın sana yansın canım. Ben hayatından bir çırpıda beni silen bir babanın kızıyım."