Kitaba başlarken beni tam olarak nasıl bir olay örgüsü bekliyor diye merak etmiyor değildim. Elbetteki bu merakımın tek sebebi kitabın yazarıydı. Kitabı okurken sürprizlerle dolu yeri geldiğinde üzüldüğüm, yeri geldiğinde güldüğüm, şaşırdığım, bildiğimin aslında sadece yanılma olduğunu her sayfasında bir kez daha şaşırarak daha çok merak ederek bir solukta okuduğum bir kitap oldu. Kitabın beni en çok etkilediği yanı ise; olay örgüsü, mekanlar, karakterler hepsini gerçek yaşamdan alınmış gibi olması. Yeri geldiğinde KADINA ŞİDDETİ, yeri geldiğinde sömürülen işçiyi, yeri geldiğinde Dünya Barışına, yeri geldiğinde ise din, dil, renk farketmeksizin yapılan haksızlıkların dile getiriliyor olması kitabı benim açımdan daha da eşsiz yapıyor. Kitapta Selahattin Demirtaş’ın da dediği gibi; “bir insanın hikayesini dinlemeden, anlayamadan onu anlayamazsın”. Ya da bir başka değişiyle; “Empati sadece kendini o insanın yerine koymak değildir. Onu bütün artı ve eksileri ile kabul edip öyle anlamak mümkün olabilir”. Bunu kitaba karşı önyargılı olabilecek arkadaşlar için söylüyorum. Kitaba ya da yazara karşı bir önyargınız olmadan okumanızı tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.
