“Bize uygun bir hayat arkadaşı bulmanın nadiren erişilen mutluluğunu saymazsak, hayatın en az acı olan tarafı yalnız yaşamaktır.(...)Fikirleri, değer yargıları ya da hükümetleri sebebiyle mutsuz olan tüm toplumların, topyekûn inzivaya ve bekârlığa çekilmiş üyeleri bulunan toplumsal sınıflara can vermiş olması dikkat çekicidir. Yalnızlık, toplumsal hayatın ıstıraplarından uzaklaştırarak, insanı tabiata özgü mutluluğa kısmen geri döndürür. (...)hırslarla dolu sefil bir toplum yaşamında insanların birini diğerine boyun eğdirmenin yollarını aradığı binlerce çalkantılı fikir ve çelişkiyle boğuşur hiç durmadan. Oysa yalızlıkta, ruh kendine sıkıntı veren yabancı sanrılardan kurtulur.”
“Eski ilişkileri kuvvetle pekiştiren, salt zihinsel yakınlıkları etkileyen şey, bize hoşnutsuzluklarımızı, horgörülerimizi, hatta hoşnutsuzluklarımızın ve horgörülerimizin sebeplerini unutturan, zamanın geçisidir.”
“Mutlu yıllar kayıp yıllardır; çalışmak için bir ıstırap bekleriz. (...) Yazarken titiz davranır, en ufak ayrıntıları inceler, doğru olmayan her şeyi ayıklarız. Ama yaşarken, yalanlar uğruna mahvolur, hastalanır, ölürüz.”