Kanımca en tuhaf olan ölmüş birinin ayakkabılarına bakmaktır..... Yeni ölmüş birinin yatağına ayakkabılarını, şapkasını ve eldivenlerini koyup bir süre bakın, delirirsiniz.
İnsanın yaşayabilmek için savaşmak zorunda olması iyi bir şeydir, demiyorum. Korkunçtur genellikle. Sık sık iğrenç bir işi kaybetmemek için savaşmak zorunda kalırsın, çünkü arkanda işine talip yirmi beş kişi beklemektedir.
Biz Müslümanlar ne yaparsak yapalım, ne ekersek ekelim mahsulünün elimize öldükten sonra geçeceği hususunda uyarılmışız. Yaşıyorsak, ahirette telâfi edilmesi mümkün olmayan şeyleri yaşıyoruz dünyada.
Sakın ola bir domuzla güreşmeğe kalkışma!" demişler gibiydi. Sanki bana "Domuz kısmıyla çamurlara gark olmadan güreşemezsin. Kirlenmeden domuzu mağlup edemezsin. Bil ki, sana mağlup olmak domuzu kederlendirmeyecektir. Bilakis, senin kirlenmiş olman onun hoşuna gidecek ve güreşirken kendisinin biraz daha kirlenmesi domuzun memnuniyetini kat be kat arttıracaktır."
“Evet, derdimiz birdir; üç veya otuz beş değildir; biz gereği gibi ve millet kütlesi hâlinde çalışmamaktan, çalışmanın yol ve imkânlarını düzeltmemiş olmaktan, az istihsalden mustaribiz.”