Betül Soyer
Betül Soyer
@Betulsoyer
Uzm. Psikolog
394 reader point
Joined on March 2020
Şu anda okuduğu kitaplar
Bu bir kitap inceleme yazısı değildir!
Duygularımdan söz edebilirim, boğazıma oturan yumrudan söz edebilirim ama hiçbiri 109 sayfalık bu ince kitaba dair hissettiklerimi anlatmaya yetmez.
Aile kurumu, devletin diğer organlarının aile kurumuna atfettiği kutsallık çocuğu o kadar yalnız ve korumasız bırakıyor ki kitabın sonunda verdiği kağıt kesiği acısının verdiği hisse benziyor…
Acı Tütün üçlemesinin son kitabı olan Acı Tütün, üçlemenin ikinci kitabı olan Yağmurlarla Topraklar’daki yan karakterler olan tütün ekicilerinin ana karakterleri oluşturduğu çok katmanlı bir kitap.
50’li yilların başlarında, çok partili düzenin ilk yillarında tütün piyasasının açıklanmasından bir iki gün önce ekicilerin umutları ve beklentileri ile başlayan roman, fiyatların açıklandığı ilk gün ve sonrasındaki bir iki gün boyunca devlet ve tütünü ucuza kapatmaya çalışan tüccarların arasında sıkışıp kalan ekicilerin kendiliğinden gelişen direnişlerinin nasıl adım adım tüketildiğini ve parçalandığını anlatıyor.
Necati Cumalı bütün karakterleri, dönemin ruhunu, iktidar ile halk arasındaki dikey ilişkiyi son derece etkileyici bir biçimde yazıya dökmüş. Steinbeck’in Bitmeyen Kavgası kadar tanınmış bir kitap olmaması üzücü. Diğer yandan günümüz edebiyatında bugünleri anlatan toplumcu gerçekçi yazarların olmaması da bizim kaybımız.
Direnmek Güzeldir öyküsünde “Gurur duyacağınız bir şey yoksa da, utanç duyacağınız bir şey olmasın en azından hayatınızda” diye yazan Demirtaş, gurur duyabileceği bir öykü kitabına imza atmış. Yaşadığı toplumun yoksul kesimlerinin sevdalarını, çaresizliklerini, umut dolu ama çoğu kez hayalkırıklığı içeren dünyalarını iyi tanıyan bir gözlemci olduğu kadar insanların yaşadıkları haksızlıkları, üzüntüleri, onları mutlu eden şeyleri iyi bilen bir yazar olarak da mizah unsurunu iyi kullanan iyi bir öykü yazarı olma olunda ilerliyor.
İnsana dokunan, içini burkan, yer yer de tebessüm ettiren, sınıf kavramı üzerine düşündüren öyküler bunlar. Hüzün ve mizah, “Aşk Boğar İnsanı” ve “Dedemin Krallığı” öykülerinde olduğu gibi arka arkaya geliyor kitapta, hayatta da olduğu gibi...
Reader Follow Recommendations
Yazar, kitabın okuyucunun kendisinde değişikliklere yol açabilecek yeni bir yaşam tarzını tanıttığını söyleyerek kitaba başlıyor. Bunu destekleyecek birçok alıştırma kitapta mevcut.
Diğer terapötik yaklaşımların aksine çözüm odaklı yaklaşım, kişilerin ve grupların değişmek istedikleri ve istedikleri değişimin ne yöne gitmesi gerektiğini bildikleri her durumda kullanılabilecek bir yaklaşımdır. Bununla birlikte özellikle Bert Hellinger’in Aile Dizimi’ni bilmeyenler yazarın Sistemik Yapısal Dizim’le ilgili anlattıklarını kavramakta zorlanabilirler. Ayrıca çözüm odaklı yaklaşıma dair anlattıkları da konuya hakim olmayanlar için anlaşılır olmayabilir.
Sonuçta yaklaşımın özünden farklı olarak merak için değil her iki konuda da daha önce olan bilgileri birleştirebilme amacıyla okunabilir.
1950 yılında Urla’da tütün zamanı...
Demokrat Parti dönemi... Batı Trakya’dan göç ederek Rumlar’dan geriye kalan topraklarda tutunmaya çalışan muhacirler. Tütünün ekilip toplanacak hale gelmesi için insanların nasıl emek vermesi gerektiğini okurken bir taraftan da on dokuz yaşında bir delikanlı ile on yedi yaşındaki bir genç kız olan Zeliş’in hikayesine tanık oluyoruz.
Zeliş, cumhuriyet dönemi edebiyatı içinde en güçlü kadın karakterlerden biri olabilir. Bütün ailesine, içinde yer aldığı topluma, adalet sistemine öyle bir kafa tutuşu ve kendisine öyle bir inanmışlığı var ki okurken saygı duyuyorsunuz. Romanın 50’li yılların sonunda yazıldığı düşünüldüğünde yirmi birinci yüzyılda geldiğimiz noktayı bir kere daha düşünmekte yarar var.
