Beyza AYDOĞDU

Ölüm! Sonsuzmuş gibi yaşadığımız hayatlarımızın, canımız ne zaman isterse telafi edebileceğimizi sandığımız hatalarımızın, bir gün çok geç olabileceğini hiç bilmiyormuş gibi ağırdan almalarımızın şaşkın seyircisi...
Sayfa 415 - Hep KitapKitabı okudu
Reklam
Sevdiğim insanlardan çok şey bekliyorum, belki de beklentilerim aşırı düzeyde. Bekliyor, hatta istiyorum. Ancak talep etmeyi bilmiyorum.
Sayfa 141 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Dünyayı seyrederken ümitsizliğe kapılıyorum. Vahşilik denen şeyi özlediğim bile oluyor. Yamyamlığa, kılıçlı, oklu savaşlara geri dönmek, bugünün sözümona tertemiz savaşlarına suskunlukla kefil olmaktan daha doğal geliyor. Savaş, bir banka hesabı üzerine bilanço yapmak değildir.
Sayfa 74 - Sel YayıncılıkKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Alışkanlıkların, topluma uyma zorunluluğunun, aynı savunma mekanizmalarının hiç durmadan tekrarlanmasının ağırlığından kurtulacağımızı hayal ederiz. O zaman en saçma soruyla karşılaşıveririz, neyi savunacağız ki? Buna cevap verebilmek için sanırım ölüm döşeğinde olmak gerekiyor. Savunacak, peşinden gidecek hiçbir şey yok, bütün hayallerimizi terk ettik. Uygunluk ve benzerlik içerisinde yaşadık. Rahattan başka hiçbir şey aramadık ve bu tatsız tutsuz arayışta sevinci, mutluluğu kaçırdık. Her sanat eseri bizde varlığın sahip olduğu en canlı, en sorgulayıcı, en özgür şeyi uyandırır. Acılarımız şiddetlenir. Hayatımızın senaryosunu yeniden yazmak isteriz. Varoluşta bizi yarın ölecekmiş gibi yaşatacak saçma bir dram eksikmiş gibi görünüyor. Yarın ölmüş olacağız. Kimse bunun farkında değil. Sinema bunun farkındalığını ortaya koyuyor. Kahraman olacak vaktimiz hâlâ olmadı. Hoşnut edecek çok insan var etrafımızda. Ama bir an gelir kendimizi bile tatmin edemez oluruz ve işte o zaman ölüm trajik bir hal alır.
Sayfa 64 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Her zaman şekle aşık olunur ama şekil başka bir şeyin görünüşünden başka bir şey değildir. Bir şeyin özüne neden aşık olunmaz? Biçimin özü ortaya çıkardığını ve özün biçimi sevdiğini söyleyerek avunuyorum
Sayfa 29 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kelimelerden çok onlara eşlik eden duygular önemlidir.
Sayfa 95 - Siren YayıncılıkKitabı okudu
Toz pembe yaşam masalının nereye kaybolduğunu her zaman merak ettiğini söylemişti. Bu aklıma kazınmıştı. Çünkü ben de hep kendi masalımın başlamasını beklemiş, ama yok yere bu kadar çok bekleyince masallara inanmayı kesmiştim.
Sayfa 88 - Siren YayıncılıkKitabı okudu
... kitapların yalnızca varlıkları bile Montaigne için mutluluk nedenidir. "İstediğim zaman onlarla mutluluğu tadabileceğimi bildiğimden, yalnızca varlıkları bile beni hoşnut kılmaya yetiyor. Ne savaş ne de barış zamanlarında yanıma kitap almadan yolculuğa çıktığım olmuştur. Fakat çoğu kez günler, aylar boyunca kapaklarını açmadığım da olur. Kendi kendime şu ya da bu kitabı nasılsa bir gün okurum, derim, yarın ya da istediğim herhangi bir zaman... Kanımca kitaplar, insanın hayat yolculuğunda yanına alabileceği en iyi besinlerdir."
Sayfa 63 - Can YayınlarıKitabı okudu
Neden böylesine ciddiye alıyorsun bütün bunları? Neden içinde yaşadığın zamanın saçmalığının ve vahşetinin kışkırtmalarına kapılıp hepsine boyun eğiyorsun? Bütün bunlar senin yalnız tenine dokunabilir, ama özüne asla işleyemez. Dış dünya senden hiçbir şey alamaz ve aklını da, sen kendin karıştırmadığın sürece, karıştıramaz. "Sağduyu sahibi insanın kaybedecek hiçbir şeyi yoktur." Zaman içinde olup bitenler, onlara katılmayı reddettiğin sürece, senin karşında güçsüzdür; zamanın çılgınlığı ise sen zihninin berraklığını korudukça gerçek anlamda sıkıntı kaynağı olamaz. Ve yaşadığın en kötü şeyleri, görünüşte aşağılayıcı olanları, kaderin sillelerini ancak onların önünde zayıflığını gösterecek olursan hissedersin; çünkü senden başka kim onlara değer verebilir, ağırlık tanıyabilir, onların zevk ya da acı kaynağı olmalarını sağlayabilir? Ancak sen, kendi kendini yüceltebilir ya da aşağılayabilirsin - iç dünyasında sağlam ve özgür kalabilen kişi, dışarıdan gelen en ağır baskıya bile kolaylıkla göğüs gerebilir. Toplum içindeki birey ne zaman ruh huzuru ve özgürlüğü bakımından sıkıntıya düşse, Montaigne'in sözleri ve bilgece telkinleri ona bir şifa kaynağı olur.
Sayfa 30 - Can YayınlarıKitabı okudu
Gençliğin değerini ancak geçip gittikten, sağlığın değerini onu yitirdikten ve ruhumuzun en değerli özü olan özgürlüğün değerini de ancak bu özgürlük elimizden alınacağı ya da alındığı anda anlarız.
Sayfa 20 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Keats ve Flaubert gibi dahi adamların katlanılmasını öylesine güç bulduğu kayıtsızlık, dünyanın kayıtsızlığı, kadın söz konusu olduğunda yerini saldırganlığa bırakıyordu. Dünya onlara dediği gibi "İstiyorsan yaz; benim için fark etmez," demiyordu kadına. Dünya gülerek "Yazmak mı? Senin yazıların ne işe yarar ki?"diyordu.
Sayfa 63 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Kadınlar yüzyıllardır, karşısındaki adamın yansımasını iki misli büyük gösteren, büyülü ve hoş bir ayna vazifesi görmüştür. ... Uygar toplumlardaki işlevleri ne olursa olsun, aynalar her türlü şiddet ve kahramanlık eylemi için gereklidir.Napoléon ile Mussolini'nin kadınların aşağı olduğunu ısrarla söylemelerinin sebebi budur; kadınlar aşağı olmasa, kendilerinin büyümesi duracaktı. Kadınların erkekler için çoğunlukla gerekli olmasının sebeplerinden biri budur. Kadının eleştirilerinin erkekleri öylesine rahatsız etmesinin, mesela bir kadın bir kitap veya bir tablonun kötü olduğunu söylediğinde, aynı şeyi bir erkek söylese duyulacak acı ve öfkenin çok daha fazlasına yol açmamasının olanaksız olmasının sebebini de açıklamaya yarar.
Sayfa 43 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Zira hakikatle çarpışan hangi bir hayal vardır ki kırılmasın ?
Sayfa 235 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Hayatta her mahluk yanındaki için bir avdır. İnsanlar hep yanlarındakilerin ruhlarını kemirerek ve kanlarını emerek yaşarlar.
Sayfa 163 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Böyle düşündü genç adam, aklına İnsan Hakları Beyannamesi geldi; birçok maddesini ezberlemiş: "Bütün insanlar hür, haysiyet ve hakları bakımından eşit doğarlar... Bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan gayrimuhtar veya sair egemenlik kayıtlamasına tâbi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasî, hukukî veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.. Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsanî, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tâbi tutulamaz." ... Bekir pek anlatamıyor, toparlayamıyor ama seziyor; bu insan hakları denen şey, düzme bir oyundur, bir yuvarlak toptur aslında: Büyük büyük adamlar atar, tutar, oynarlar. Arada kalan küçük. İnsan hakları, ha?!
Sayfa 111 - Bilge Kültür- SanatKitabı okudu
1,206 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.