Bu kitap, şu ana kadar okuduğum kitaplar arasındaki özel yerini aldı benim için. Kitap 1930'lu yılların Amerikasında geçen ırkçılığı ve eşitsizliği anlatıyor. Anlatan çocuk karakter Scout, tüm saflığıyla, merakıyla,samimiyetiyle olay örgüsünü bize anlatıyor. Tom adında bir siyahi adamın haksız yere suçlanmasıyla beraber, mahkemeye çıkarılması ve avukatının(Atticus) kitabın baş karakterleri Scout ile Jem'in babaları olması bu ikilinin olaylardan haberdar olmasını sağlıyor. Atticus siyahi adamın suçsuz olduğunu öyle güzel kanıtlıyor ancak yine de jüri adamı suçlu buluyor. Ve o mahkemedeki sorgulama sahnesinde karşı tarafın avukatı Gilmer'a çok gıcık oldum. Tom'a karşı kullandığı dil çok kabaydı, asağılayıcıydı. Tom hapse giriyor ve azıcık da olsa çıkma ümidi varken suçsuz yere hapiste olmaya dayanamıyor, duvarı tırmanıp kaçmaya çalışıyor ve öldürülüyor. Bu durum mahalle halkını iki gün ilgilendirmekten başka bir şeye neden olmuyor. Bu da aslında içten içe o adamın haklı olduğunu düşünen vardıysa bile bunu söylemediği, dile getirmediği için onların da bu durumda paylarının olduğunu gösteriyor.
Kitapta insanlar her zaman senin düşündüğün gibi değildir, ön yargılar kırılmak için vardır mesajları verilmiş. Gerçekten insani düşündüren ve insanın vicdanına dokunan bir kitaptı. Okumak isteyen herkese hemen gidip okumalarını tavsiye ederim.
Bu arada Atticus sen nasıl bir insansın ya, karakterine hayran kaldım. Keşke herkes senin gibi olsa...