"Aslında bütün üstün niteliklerine rağmen, ben onun biraz heyecanlı ve romantik yapıda bir insan olduğunu zaten anlamıştım... Ama yine de sorunu böylesine çarpıtabilecek bir hayal gücüne sahip olduğunu düşünmekten de çok, çok uzaktım"
"Gönlümde tek bir bulut yoktu, tek rahatsızlık duygusu, düşüncelerimin eriştiği ölçüde, gerçekleşmemiş tek arzu ya da heves yoktu. Gözlerim açık yatıyor, benliğimden sıyrılmış bir halde kendimden uzaklarda olmanın sefasını sürüyordum"
çicekli pantolon/
öylesine dedim/ çicekli pantolon işte/
yüzün bir ölününki kadar beyaz/
kireç/
ilk defa bir şeyi başka seviyorsun/
ilk defa bir yere başka yürüyorsun/
kimseyi inandıramayacağın şeylerin var/inanmayacaklar/
sanki ne giysem içi görünüyor kalbinin/ gırtlağında bir harf/
sen konuşunca gırtlağındaki harfe bakıyorlar/
insan bir şeyi bir kere başka görür/
sonrası hep bakmak/
"Dinleyenlerime ya da varsa zavallı okuyucuma hem güzel hem de çirkin bu acayip kadından söz etmek isterdim. Ama önce hikâyemde açılmış kimi boşlukları doldurmam. Daha doğrusu, kim bilir, yeni boşluklar açmam gerek"
Dert her şeyden ağırdır; hele bağırıp cağırmıyorsa, o zaman başlı başına bir ceza olur da. Sessizliğin içinde böylesine ağır bir cezayı çekmek- bunu kim bilebilir ?
Elinde duran Dostoyevskinin "Yeraltından Notlar" kitabını açıp okumaya başladı:
"İnsan yaratmayı, yol açmayı sever, bu kuşkusuz bir gerçektir. Peki ama neden aynı zamanda içinde yakın yıkma, kaos tutkusu vardır? Bana bunu anlatın!"