Hayat kimine göre uzun kimine göre kısa da olsa muhakkak ki bir yolculuktur. Elbette yol arkadaşlarımız olacak hepimizin. Kimine sevgili diyeceğiz, kimine eş, kimine dost, kimine arkadaş, kimine kardeşten öte can…
Şükür neden kıymetlidir o an bilir misin?
Gözlerinin görebildiği halde kör yaşamayı tecrübe ettiğin içindir.
İnsan en çok ıstırabından şikayet eder,
Ama bütün ondan sonra gelen mutluluğunu da ıstırabına borçludur.
Kazanmayı öğrenir kaybettiği için,
Sevmeyi öğrenir yalnız kaldığı için,
Omuz vermeyi öğrenir çelmeyle devrildiği için,
Bağışlamayı öğrenir yorulduğu için,
Sadakati öğrenir terk edildiği için.
Başımıza gelen her şey durumdur, sonuç değil..
Bir sufi öğrencisine ustasının öğretmeye çalıştığı en değerli gönül terbiyesi nedir bilir misin?:
İyi ile kötü arasındaki sınırları kaldırabilmesi...”
İnsan neyi kontrol etmeye çalışırsa kendi için kaçındığı sonucu kaygılarından kaynaklanan tutumuyla, seçimleriyle ve kararlarıyla bir şekilde var etmeyi başarır. İşte buna da kendini gerçekleştiren kehanet denir.
Hayat hiçbir zaman teminat altında olmadı şimdiye kadar, olmayacak da. Planlar sadece psikolojik birer telkindir… Asıl olan “an”dır ve an içinde eylemdir... Gerisi kocaman bir sanrı…
Bir dost uzun sürede elde ediliyorsa, onu bir anda incitip kırmak yakışık almaz.
Bir taş uzun yıllardan sonra lal hâline gelir, sakın taşla onu bir anda kırmayasın. Bu söz yukarıdaki öğüdü tamamen açıklayıcıdır.