Mutluluk uçsuz bucaksız ormanlardadır,
Bomboş sahillerdeki coşkudadır.
İnsan elinin değmediği bir yerdedir,
Denizin diplerinde ve gürlemesindedir.
İnsanları severim ama doğayı daha çok severim
Kalmayana dek savaştım. Öldürdüm, sakat bıraktım, sakat kaldım, ölümlerden döndüm! Sonu gördüm. Sonda bomboşluklar, hissizlikler var. Değmez çabalarına insanlar.
Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya
İkincisinde daha çok hata yapardım
Kusursuz olmaya çalışmaz sırtüstü yatardım
Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar
Ve çok az şeyi ciddiyetle yapardım
Temizlik sorun bile olmazdı
Daha çok riske girerdim
Seyahat ederdim daha fazla
Daha çok güneş doğuşu izler
Daha çok dağa tırmanır
Daha çok nehirde yüzerdim
Görmediğim birçok yere giderdim
Dondurma yerdim doyasıya
Ve daha az bezelye yerdim
Gerçek sorunlarım olurdu
Hayali olanlarının yerine
Ve yeteri kadar stratejik planlar yapıp, yeteri kadar asker ve mühimmat toplayan varoluşum içimdeki senin kalelerini bir bir fethedip bayraklarını dikmişti en inandırıcı yalanlarının üzerine.
Aşkı bir kadınla kirletmektense içinde yalniz basina hissedip oylece yasamak cok daha iyi. Tanri hep zitliklari yaratti ve onun kumari birbirine zit olan hangi eylemin kazanacagi. Iyiligin mi kotulugun mu? Aydinligin mi, karanligin mi? Ve insanlarda bu karismis. Her zıtlıgı barindiriyorlar icinde. Ne yazik ki saf iyiligi barindiran bir canli yok. O yuzden kotuluklere maruz kalanlar kitaptaki insanlari sokaklardakinden daha cok seviyor.