Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif Ak

İlk sayfamı boş bıraktım… Belki daha güzel hissettiğim zamanlarda kullanırım diye. Yani böyle bir giriş olsun istemedim. Hissettiklerim, düşündüklerim, yaşadıklarım, mantığım, kalbim her birisi öyle farklı alemlerde ki dört bir yandan savaş var içimde. Ve öyle ki onca kalabalıkta yalnız hissediyorum. Yabancılaştım gibi. Sonra bir anda her şey normale dönüyor. Ama böyle kısa bir mola gibi sanki beni sakinleştiren şeyler galip geliyor. ve daha sonra tekrar savaş başlıyor içimde bu sefer de öyle bir an geliyor ki bana kötü hissettirecek tüm etkenler galip geliyor. Ben de arayış içindeyim içimdeki barışı sağlayacak her şeye tutunmak istiyorum. Ama zayıfım işte gerçekten bu çıkmazı ben yaptım kendime. Düşüncelerimle bir çıkmaz oluşturdum. Ve yaşıyorum. Yaşadıklarım değil beni bu hale getiren. Bir suçlu sectim artık ve sürekli suçluyorum. O da benim işte . Bir insanın kendi ile verdiği savaşın galibi yok sanırım. Ben de kendimle savaşıyorum tek bir kapıya çıkıyorum ve de tek o kapı beni tatmin ediyor. O kapıda kalabilirsem eğer kurtulacağım, biliyorum. Evet evet tevekkül etmek benim ilacım, içimdeki savaşın beyaz bayrağı. Başka yolu yok en nihayetinde. Biraz uzun sürdü veya sürüyor. Memnuniyetsiz biri olmak istemiyorum hayatımı bu şekilde yaşamak da istemiyorum. O yüzden ilacimi kendime yüksek dozda yüklemem lazım umarım başarabilirim.
Reklam
Boşlukta sallanan ne hissedeceğini şaşırmış oradan buraya savrulup ne istediğini bilmeyen ama mutlu olmak istediğinden de emin olan biri, birileri ve dibinde mutlu olacak milyon sebepleri. Eee yok mu insanın kendisiyle arasına mesafe koymanın bir çaresi !
Ne yaşadığın değil ne düşündüğünün bir parçası olmuş bir hayatın içinde oluşan duygu çığında boğulmadan kurtulmanın derdinde akıp giden zaman .. Bir yandan hayat dolu çiçekleri selamlayan bir yandan doyumsuz mutsuz biri .. İniş ve çıkışları lunaparkı aratmayan pişmanlıkla yoğrulmuş bir depresyon ..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anı yaşayamayan insanlar (ben) mutsuz olmaya mahkumdurlar geçmişin getirdiği pişmanlık ve geleceğin kaygısı arasında boğulup hayatı işkenceye dönüştürmek hiç akıl işi değil ama bundan kurtulmanın yolu yok mu ???
Ben kendimden çok yoruldum artık
Reklam
depresyon
İçinde kalınca duygusal patlamaya sebep olacak iki üç günde biriken pişmanlık kaygı stres vesaire vesaire.. Sonuçta gözlerini çok kez kırpıştırıp patlamaya hazır duygusal bunalık halin gibi gözlerinin kıyısından geri gönderdiğin göz yaşları ve yalnız bir an kollayıp içini dışına çıkarasıya kadar ağlama tablosu.
Geçmiş
Pişman olmak daha önce yaşamadığım bir duyguymuş en azından bu kadar taze olmamıştı hiç; bu nasıl bir his ki kendini yediren, kendini suçlayan, sana hayatı zehreden, düşünceleri imkansız ihtimaller uçurumunda savuran, iyiyi gözetmeyen, kötünün arkasında konuşlanan, her an geçmişe dönmeye hazır, o anı yok eden, ne bugünü ne yarını varsayan, bir aptal gibi hissettiren, teslim olmaya izin vermeyen bir şey ve hissettirdiği birçok berbat şey …. Seçtiğim hayatta seçmediklerimin pişmanlığıyla boğuluyorum kısaca sanki seçmediklerim hep daha iyi olacakmış gibi.
Zaman belli belirsiz bize ait gibi ama değil gibi sanki yakalamışız ama sonra bir bakmışız kaçmış hep ileriye bakmışız bize ait gibi bize kalana aldırmadan halbuki ne kaçan bizim artık ne de olacak olan ya da belki de olmayacak olan sadece ŞİMDİ var .. Aldığım nefeste hayat , hayatta ise zaman saklı şu an verdiğim nefes ile biten ve aldığım nefes ile başlayan işte bu kadar zaman ve hayat tüm yüklediğim anlamların yitip gitmesi gereken döngü bu ..
Hayatın inişli çıkışlı olduğuyla kendimizi avuturken indiğimiz yerden çıkabilecek gücü kendimizde nasıl bulacağız?
Bir şey diyeceğim benim psikolojim gerçekten bozuldu sanırım Düzelmesi umuduyla bakalım 💆🏼‍♀️
Kaygı ve Endişe Çalışma Kitabı
Kaygı ve Endişe Çalışma Kitabı
İyi Hissetmek
İyi Hissetmek
Takıntılarla Başa Çıkma
Takıntılarla Başa Çıkma
Reklam
Stres
Hayatında gerçekleşecek olumlu şeyleri bile zehir ederek sürekli kaygı duyarak ve her şeyi planlayarak gerçek anlamda kafanı yedirten kafanın içinde bir kurt varmışcasına sabahtan akşama kadar düşüncelerinin her bir olasılığını ayrıntılarıyla düşünüp yavaşça bütün zevk alacağın onca güzellik karşısında sadece kafanda takılıp kaldığın ve hayatının sadece bir alanını temsil eden şeyle yalnız kaldığında artık düşünmekten yorulduğunu anlıyorsun, sonra o düşünce yumağının içinde debelenip gerçeklik algını yitirip olasılıklar dünyasında kendini buluyorsun, kendince kurduğun mantık dünyasında sanki hayat çizgisini kendin çizebilirmişsin gibi planlar içinde yürütmeye çalıştığın hayatın sana işkenceye dönüşüyor, içinde yaşadığın bu hali dışarıya kusarak belki de akıl sağlığını koruyorsun ama bu her zaman olamaz ve bu şekilde hayat yaşanamaz.
Kitap
Bir kitabın bitmesi bu kadar etkilememeli bir insanı Martin sanki benim bildiğim tanıdığım biri gibi artık ve bazen kaybolduğu o boşluk ve anlatılan o toplum o kadar ‘var olan’ bir gerçek ki sadece kendimizi avutabilecek kadar yaşamı seviyoruz sanırım tüm farkındalıklara rağmen ..
Martin Eden
Martin Eden
Çokça düşünüyorum.. Yaşam standartlarının izin vermediği hayat mücadelesi içerisinde kendini keşfedemeyen sınırlarını bilmeyen çünkü bütün gücünü sadece yaşamaya vermiş bir insanın düşünce yapısının hayata bakışının ne denli değişebileceği tam tersi olarak da yaşam standartları yüksek bir insanın kendini keşfedememiş olması ve düşünce yapısını neye göre şekillendirdiği belli olmayan ve farklı açılardan bakamayacak kadar duygularının yoksunluğundan ne derece kurtarabileceğini.
Martin Eden
Martin Eden
Kitaplar tahmin edilemeyecek kadar iyi terapistler bence
İnsan zihnini ne kadar yönetebilir karşılaştığımız veya yaşadığımız olaylara vermek istediğimiz tepki ile düşüncelerin arası niye bu kadar uçurum her durumu başından sonuna düşünüp sonuç üretip çözüm aramak bu hayatta en yorucu şey
Bazen kendi hayatlarımızın üçüncü kişisi gibiyiz öyle hissediyoruz geçen zaman benim zamanım mıydı mesela ben mi yaşıyorum bunları veya ben mi yaşadım bunca zaman sahi neydim ?
Reklam
Yaş aldıkça mı yoksa yaşadıkça mı değişiyor insan bilemiyorum ama kesinlikle hiç kimse kendi gibi kalmıyor
İnsanın birçok şeye kaybetme korkusu oluşunca verdiği değeri ne insan anlayabilecek ne de Veronika
Hayatın çizgisinde yürürken gideceğimiz yeri düşünüp yanından geçtiğimiz bahar dallarını öten kuşları göremiyoruz oysa yolun sonu değil yolculuğundur tüm hayat yani anı yaşa anda kal şükret belki yanından geçerken aldığın çiçek kokusu yaşatacak seni yolculuğunda ✨