Bu gün elinde iki poşetle girdi içeri. Birinde iki tane boş peynir kutusu diğerinde ise kendi ağacından elmalar… Annem der ki yaşlılığı insan kapısından içeri koymaz da gel gör ki gücü yetmiyor… Ellerine göz çevrelerine kaydı gözlerim … Her bir çizgi arasına sıkışmış bi kaç yıl gördüm . Yaşını sordum “eee 80 oldu helbet”( elbet demek).”Begenmiyiler “diye başladı sitemli ve bi o kadar da üzgün bakışlarla… “Zamanın behrinde böyle miydi ki kızım. Çalışır çabalardık , bir odamız olsun diye ,14 yıl sürüylen insanla kaldık. Şimdi yapısin edisin beyenmiyiler. Bir kızım ile bi oğlum kaldı. Hani onlarda nerde.Bak benim kızımlan onun kızı aynı yerde. Onun ki koyar koyuşturur da benimki iki limon bilem yollamaz.Dört tene uşağım öldi. Heyyy heyyy az mı çektik. Anam ben daha yeni evliyken öldi. Kaynanam dediydi anan hastaymış bir var git yanına. Çanta hazırladıydı . İçine peksimet ilen elma koymuş. Yörüdük yörüdük de vardık. Çok yaşamadı dört ay. Öldi tüm kardaşlarım da bir ben kaldim.Aman başınızı ağrıttım “ deyip kesiverdi cümlesini dolu dolu gözleriyle bakarak…Eee durur mu benim gözler onlarda eşlik etti onunkilere… Neydi ÖMÜR dediğin ? Bir anlık düş, kırışmış eller, dert deryası, bitmeyen emeller, yaşanamayan hayaller … Bir kuru dal belki de… Herkes ne zaman bu soruyu kendisine sorar bilmiyorum ama ben ne zaman beli bükülmüş, gözleri halkalar içerisinde kaybolmaya yüz tutmuş, güçten düşmüş ellerine baston alan o görmüş geçirmiş insanları görünce düşüveriyor aklıma, soruyorum içten içe kendime …Gercekten NEYDİ ÖMÜR DEDİĞİN? (Alıntı değildir)
#ömürdediğin #ömür