Ey Nedîm, ey bülbül-i şeydâ, niçin hâmûşsun
Sende evvel çok nevâlar, güft ü gûlar var idi*
*Ey Nedim, ey çılgın bülbül, neden böyle sustun? Oysa sende ne muhteşem şakıyışlar;söylendik, söylenmedik nice sözler var idi...
Kâfir olup azanı
Eski düzen bozanı
Haklamak için biz anı
Kaynatmışız kazanı!.. deyip yatağını aldım, hû deyip daldım.
Ya Hâdî asan eyle işimiz; elde kılıç başta silah dişimiz... Vardık kafese . Kafesçide dört anahtar ... Ağa kuşlar, reis kuşlar, baba kuşlar... Derken haraç mezat bütün kafesleri açtım, kuşları uçurdum azat buzat. Dördüncü kule kafesi pek muhkemdi. Kapısını yedi yoldaş çorbacı ile anca aralayabildik. Eli kanlı cümle fetalar, sahib -i pençe dört kaşlı bahadırlar, bir kantar gülle, kırk okka zincir sürür pehlivanlar ... Açtık kafesi,kuşlar aldı nefesi..."