Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Miray Özcan

Sabitlenmiş gönderi
En zor anında bir çocukluk fotoğrafına bak. Şu an istediğin yerde olmasan bile o an olduğun yere bak. Her şey nasıl da değişti ve sen şuanki haline ulaştın. Kendinin ve üzerindeki emeğin değerini asla unutma ve şartlar ne olursa olsun vazgeçme. Yola devam etmek yola çıkmaktan zordur. Sen yola devam edenlerden ol.
Reklam
Ondan bu kadar nefret etmeme ve ölmesini dilememe rağmen niye inatla her gün görmeyi, konuşmayı sürdürdüğümü çok düşündüm. Belki de anadil sebep oluyordu bütün bunlara. Anadil öyle bir şeydi ki, aynı şeyi başka dilde söylediğinde bütün anlamı, rengi, kokusu yitip gidiveriyordu. Düşmanımla paylaştığım en önemli şeydi bu.
Sayfa 201Kitabı okudu
Herhalde mutluluk dedikleri de bu olsa gerek: Biraz güvenlik, biraz can sıkıntısı.
Sayfa 197Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... insan Türk olduğunu Türkiye'de iken anlamıyor ve kendisini diğer insanlar gibi hissediyordu. Farklılıkları, birey özellikleri olan bir insan. Ancak yurtdışına çıktığı zaman anlıyordu ki Batı'nın gözünde iyi Türk-kötü Türk ayrımı bile yoktur, sadece Türk vardır. Öylesine baskın bir damgadır ki bu, bütün kişisel özelliklerinin üstüne çıkar, onları boğar, kişiliğini öldürür.
Sayfa 170Kitabı okudu
Yüzünün hep hüzünle gölgeli olduğunu fark etmiştim. Buna karşılık insanlarla konuşmasında müthiş bir enerji ve sevecenlik yüklüydü. Sanki hüznü kendisi içindi de iyiliği bütün insanlara yönelikti.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
Ben de ülkemden nefret ederek ayrılmıştım ama aradan geçen onca yıldan sonra anlıyordum ki hiç kimsenin toprağından tamamen kopmasına imkân yoktu. Ağaçlar, bitkiler gibi o toprağa dikilmiştik. Sürgünün en kötü yanı da buydu. Doğaya aykırıydı sürgün. Bu yüzden hepimiz perişan olmaya yazgılıydık. Mutlu sürgün yoktu ve olamazdı.
Sayfa 126Kitabı okudu
Bir araya geldik mi çocuklaştığımızı keşfetmiştik. Hiç utanmıyorduk bundan. En basmakalıp, en klişe, en ucuz sözleri söylüyorduk ve bunlar bize yepyeni, ulaşılmaz, kanatlı şiirler gibi geliyordu. Galiba aşk, utanç duyurusunun ortadan kalkması demek. İki kişinin birbirine karşı hiçbir şeyden, hiçbir düzeysizlikten utanmaması demek..
Çok dertlendiği bir gün karısına "Yanlışa karşı çıkıyorum ama doğruyu gereken güçte savunamıyorum" demişti. "Ben biraz korkağım galiba!" Karısı onu "Bütün entelektüeller korkak olur!" diye teselli etmişti. "Çünkü korku, düş gücünden kaynaklanır."
Dehşetle, geleceğe ait hiçbir hayalimin olmadığının farkına vardım. Ziyan olmuş bir yaşamın arkasından ağıt yakıyordum ve ileriye dönük hiçbir şey söylemiyordum.
İntikamın bile bir düzeyi vardı; alçakça olmamalıydı.
Reklam
İnsan küçük düştüğünü hissedip kendini korumaya girişince karşısındaki hiç aklına gelmiyor ve dünyanın en zalim yaratığı kesilebiliyor.
Bir zamanlar insanların niye ot yiyen canlıları yediklerine takmıştım kafamı. İstisnalar bir yana bırakılırsa canlılar dünyasının etoburları, birbirlerini değil otla beslenen hayvanları yiyorlardı. Ormanda et yiyenler birbirlerine saldırmıyorlardı. Yem olma kaderi sadece ceylanlara, keçilere, koyunlara, tavşanlara, ineklere, kısacası otla beslenenlere aitti. Onlar zararsızdı. Otla besleniyor, kimseye saldırmıyor ve dünyaya zarar vermiyorlardı. Bu yüzden kurban oluyorlardı işte, İnsanlar da -bazı istisnalar hariç- hep ot yiyen hayvanlarla besleniyorlardı.
Ölümün kıyısı, ölümün kendisinden daha feci bir şeydir.
Sayfa 30 - İnkılapKitabı okudu
202 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Bir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümZülfü Livaneli
8/10 · 23,8bin okunma
Nasıl anlatsam, havada gibiydim hep. Bastığım bir toprak, tutunduğum bir dal, yaslandığım bir duvar yoktu. Anneme yaslanmaya çalışıyordum, babama değil, inadına anneme yaslanmaya çalışıyordum. Ona tutunamayınca hiçbir yere sığamıyordum. Yersiz yurtsuz yaşadım ömrüm boyunca. Kendim tutunamayınca kimsenin bana tutunmasına da izin vermedim. Olmadı. Ben de, Nurten de, çocuklarım da savrulduk aynı evin içinde. Birbirimize tutunamadık, çarpıştık sadece değdik ve uzaklaştık. Öksüzlüğümü öğrenince ayaklarım yere bastı. Tam tersi olması beklenir belki; ama öyle olmadı. Her şey yerli yerine oturdu. Bir anda kendi evime, kendi hayatıma kök saldım sanki. Hiçbir şey için geç değil, ne kocalığım için ne babalığım için ne de kendi hayatım için. İçimde annemle ettiğim bütün kavgalar bir anda bitti. Barıştık diyemem ama sustu.
Sayfa 199 - EthemKitabı okudu
İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. Yarasız, dertsiz, sırsız insan yok da, işte kimisi üstünü iyi örtüyor. Ben de örttüm. O kadar kapattım ki, kendim bile sormadım kendime.
Sayfa 198Kitabı okudu
260 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.