Eski insanların kent gibi büyük evleri yoktu. Açık hava,avare esintiler; bir kayanın ya da bir ağacın hafif gölgesi, pırıl pırıl kaynaklar; bir yapıyla, bir su arkıyla bozulmamış, yolu değiştirilmemiş, keyfince akan ırmaklar; el değmemiş güzel çayırlar ve bunların arasında bir köylü elinin biçim verdiği bir kır kulübesi. Doğaya uygun bir evdi bu. Burada seve seve otururdu insan; ne evden ürperdi ne evi için korku duyardı yüreğinde. Şimdiyse yüreğimizin büyük bir kısmı korkular içinde!