Koleksiyoncu, toplayıp biriktiren...
*
Farkında olmadığımızı sanıyoruz ama aslında farkındayız toplayıp biriktirdiklerimizin. Hani bazen şurama kadar geldi diyoruz ya... Hah! İşte ordan anlayın, üstüne basıp geçtikleriniz, bazen ayağınıza takılıp sizi tökezleten, dizlerinizin bağı çözülür ya hani oturacak yer ararsınız, çöküp kaldığınız diyarlar vardır, belinize sırtınıza binen gün geçtikçe ağırlaşan yükler, dokunduğunuz hayatlar, koluna girdiğiniz dertler, omuzladığınız hatıralar vardır ve sonunda şurama kadar geldi dersiniz şah damarınızı göstererek. Kesip atamazsınız ya hiçbirini koskoca bir başı üstünde taşıma görevi vardır çünkü. Beyninizde döndürürsünüz. Gözlerinizden dökülen yaş olurlar, bazen anlaşılır bazen anlaşılmaz, keşke şu kulak her şeyi duymasa dersiniz, dilinizden dökülür yahut dökülmez yine iner "şuranıza" ağıt gibi çöker.
Herkes hüzün yaşar ama herkes hüzün yazamazmış. Bazen öyle trajikomikti ki Allahım affet deyip kikirdedim istemsiz, Allahtan maskemiz var da anlaşılmıyor yoksa millet sıyırdı zannedecek. Eline sağlık Şermin Yaşar. Okuduğum ilk kitabı son olmayacak eminim, kancayı taktığım yazarlardan biri oldun.
Sevgiyle.