Buket Argon
Buket Argon
@BuketArgon
İzmir
99 reader point
Joined on January 2020
Şu anda okuduğu kitap
Sylvia Plath intihar ederken çocuklarının odasına gaz gitmesin diye kapı aralarını tek tek bantlamış. Onlara süt ve kurabiye bırakmış. Sonra da tek kalesi olan mutfağında, fırının harlanmasını beklerken onlarca uyku hapını içerek kafasını fırının içine sokmuş.
.
Mezar taşında şöyle bir not bulunmakta: "En harlı alevlerin ortasında bile altın nilüfer yetişir." Ardından da geçtiğimiz yıllarda çocuğu intihar etmiş.
.
11 şubat 1963 yılında yaşamına son veren Sylvia Plath 20 yaşında intihara kalkışmasından sorna kitapta geçen "bir gün, bir yerde o boğucu çarpıtmalarıyla sırça fanusun yeniden üzerime inmeyeceğini nasıl bilebilirdim? O sırça fanus ki, içinde ölü bir kelebek gibi tıkılıp kalan biri için dünyanın kendisi kötü bir düşürür" demiştir.
.
Bence kitap Sylvia Plath'in hayatının tamamen yansıması. Aslında kitapta genç bir kadının sırf cinsiyeti dolayısıyla üzerine yüklenenler ve onun bunalra dayanamayışını okudum diyebilirm.
"Bir erkeğin egemenliği altında olmanın düşüncesinden bile nefret ediyorum"
.
Sylvia keşke kavganı, mücadeleni hiç bırakmasaydın. Bu sana belki daha çok acı verirdi ama çocuğunu kurtarabilirdin. Birlikte mücadele edebilirdiniz.
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
.
Herkes tarafından bilinen ve birçok duygu uyandıran Otuz Beş Yaş şiirinde Cahit Sıtkı, Dante’den ilham alarak yazmıştır bu şiirini. Dante’nin İlahi Komedya’sı “Hayat yolunun ortasında kendimi karanlık bir ormanda buldum.” diye başlıyor. Dante bu eserini yazmaya başladığında otuz beş yaşında ve sürgün hayatındadır.
.
Şair şiirlerinde en çok ölüm temasını işlemiş. Birçok şiirin başlığı ve konusu ölümdür. Şair ayrıca aşk, ayrılık ve doğa temalarını da oldukça güzel ve duygulu bir şekilde dizelere dökmüş.
.
Ben dünyadan bihaber bir çocuğum;
Kayıp zıpzıplarımı arıyorum.
.
Şiirler kapalı anlatımda işlenmiş. Zaten şiirlerin en güzeli kapalı anlatımda olandır çünkü şiirler açık bir anlatımda olsaydı eğer düzyazıdan farksız olurdu.
Bence okunması gereken bir şiir kitabı, insanın ruhuna ilaç gibi gelecek şiirler var. Mükemmel şairden mükemmel şiirler.
.
Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün!
"Yaşamanın amacı kişinin kendini geliştirmesidir."
Bu kitap bende çok farklı duygular uyandırdı. Kitabı okuyalı uzun zaman oluyor fakat kitap beni etkisi altına aldı buna ben izin verdim kendi isteğimle kitabın etkisine altına girdim. Bu kitap beni tıpkı Harry'nin Dorian'a hediye ettiği kitap gibi büyüledi.
Herşey Basil'in Dorian'ın portresini çizmesiyle başlıyor. Basil'i ünlü yapacak bir portre, ama Basil bunu istemiyor çünkü bu güzel portreyi kendisine saklamak istiyor ve Gray'e hediye ediyor. Portrenin güzel olmasının sebebi Basil'in kendi ruhundan parça taşımasıdır. Basil resmen Dorian'a tapmakta, çünkü onun dünyalar güzeli ve temiz kalpli olduğunu düşünmekte. Fakat ilerleyen zamanlarda bizim Dorian saflığı ışıltısı sönüyor fakat portre üzerinde. Dorian her zaman genç kalıyor ta ki ölürkene kadar. Portre Dorian'ın başına bir bela olarak kendisinin dünyadaki en büyük mutsuzluk kaynağına dönüşüyor. Portre onun yapmış olduğu bütün kötülükleri ve günahları resmen onun yüzüne vurmakta. Sonuyla ilgili hiçbir şey söylemek istemiyorum.
Kitabı okurken sonunu tahmin edemiceksiniz beklenmedik bir sondu benim için son kelimeyi de okuduğumda ağzım açık bir şekilde şaşın üzgün bir şekilde kala kaldım.
Reader Follow Recommendations
Kitabı anlamak için aklında okudukların dışında başka bir düşünce olmaması gerekiyor yoksa pek bir şey anlamıyorsun. Hatta ben bu yüzden kitabı ikinci okuyuşumda bitirdim ve anladım. Kitap ilk sayfalarda pek sarmıyor gibi ama ilerleyen sayfalarda kendinizi Werther'in ruhuna ve karekterine hayran olarak buluyorsunuz.
Kitap ilk çıktığı yıllarda Avrupa’da intihar vakaları artmış. Ayrıca o günlerde romanın popülerliği bağlamında gençler aynı Werther gibi giyinmiş ve duygulu bir şekilde sevdiklerine aşklarını ilan etmişlerdir.
Normalde film senaryoları kitaplardan alınarak yazılır ama bu tam tersi olmuş. Filmden hareketle kitap yazılmış. Kitap çok harika ve akıcı. İnsanları belli bir kalıba sokmanın insanların düşünme ve yaratma yeteneğini söndüreceğini bu yüzden belli bir kalıp içinde değil istedikleri, mutlu olabilecekleri şekliyle yaşamaları gerektiğini anlatan harika bir kitap. Aynı zamanda despot bir çok ebeveyninde ders alması gereken bir roman.
