Bir savaştan kaçınma arzunuz nedeniyle rotanızdan asla sapmamalısınız, çünkü böyle bir durumda savaştan kaçınamazsınız, savaşı sadece kendi aleyhinize olacak şekilde ertelemiş olursunuz
“Bu da,” diye veciz bir ifadeyle ekledi Müdür, “mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: İnsanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek.”
Anlaşılan bağlamı yine tutturamamıştım. Burada her şey bağlamla ilgiliydi. Dünyada hiçbir şey her durum için uygun değildi. Anlayamıyordum. Nereye giderseniz gidin havada hidrojen vardı ama gezegendeki tutarlılık bununla sınırlıydı.
Bu yöntem gerçekten, kötü bir kişiyi topluma yararlı bir insan evladı yapabilecek mi? Asıl sorun bu bizce. İyilik kişinin içinden gelir. Kişi iyiliği seçebilmelidir. Kişiye seçme hakkı tanınmazsa, o kişiliğini yitirir.
Gövde bir kere yaşamaya başlayınca, bu işe kendi kendine devam eder. Fakat düşünceyi ben sürdürür, ben geliştiririm. Var olmaktayım. Var olmakta olduğumu düşünüyorum. Ah, şu varolma duygusu kıvrılan bir yılan gibi ve onu sürdüren benim, yavaşça…