Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burcu Şener

Burcu Şener
@BurcuSenrr
Zeus! Bu da ne? Buna mutluluk mu, felaket mi, yoksa kârlı bir felaket mi diyeyim? Fakat kurtuluşumu kendi gözyaşlarıma borçlu olmam ne hazin! MÜREBBİ Anlattıklarım neden seni böyle üzdü hanımım? KLYTAIMNESTRA Anne olmak ne garip! Evladından kötülük de görse, bir anne ondan nefret edemez.
Reklam
Harekete geçmek için ne bekliyorsun? Altüst olmayan bir tek ümidin kaldı mı ki bakışlarını ona çeviresin?
Zira ölüm en iğrenç şey değildir, asıl ölmek isterken ona ulaşamayacak durumda olmak fecidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ELEKTRA Bari beni şerefsizliğin ne derecesine sürüklemek istediğini bil. KHRYSOTHEMİS Şerefsizlik değil, ihtiyat. ELEKTRA Senin görüşlerine benim de mi uymam lazım? KHRYSOTHEMİS Daha mantıklı olduğun gün, ikimizi de sen idare edersin. ELEKTRA Bu kadar iyi konuşan birinin gene de yanılması ne yazık! KHRYSOTHEMİS Kendi hatanı çok iyi tarif ediyorsun. ELEKTRA Ne? Söylediklerim sence adil değil mi? KHRYSOTHEMİS Evet ama adaletin de zarar verdiği olur. ELEKTRA Bu tavrın kanun olduğu yerde yaşamak istemiyorum.
Zira kötü öğütten daha iğrenç bir şey yoktur.
Reklam
Ares=Savaş Tanrısı. Beğendim bunu.
Fakat Ares'in kadınlarda da bulunduğunu unutma. Sanırım bunu tecrübelerinden de biliyorsun.
Yapacakların adilse, karanlığa ne gerek var? Beni derhal öldüremez misin?
Mert insanların hiçbiri, felaket içinde de yaşasa, şöhretini lekelemeye ve kötü bir ün bırakmaya razı olamaz. Çocuğum sen de kendine gözyaşı ile dolu bir hayat seçtin ve kötüye karşı koyarak bir defada iki onur nişanı kazanmayı: hem mükemmel, hem cesur bir evlat ününü tercih ettin. Tanrı vere de, bugün düşmanlarının sana karşı olduğu gibi, bir gün güç ve zenginliğinle sen de onlara üstün olasın! Zira seni mutluluk içinde bulmadım, fakat doğanın en yüce kanunlarına uyarak, Zeus'a olan imanın sayesinde en parlak şerefe nail olacaksın.
Medeniyet bakımından geçmişte yerleşik, göçebe, bugün de Batı- Doğu ve başka isimlerle tanıdığımız yaşama tarzlarına bağlı topluluklar, tek bir milletten daha büyük birliklerdir. Nihayet aynı dine inananların meydana getirdiği "Ümmet" adını verdiğimiz din birlikleri de milleti aşar. Böyle bir açıdan bakıldığı zaman milliyetçilik, milletin çıkarları ile milleti aşan birliklerin çıkarları çatışınca millet çıkarlarının tercih edilmesi demektir. Tarihi tarafsız bir gözle incelersen, kitaplar ne yazarsa yazsın, bahis konusu tercihin mutlak çoğunluk tarafından daima uygulandığını göreceksin. Marksçı - Leninci ideolojinin bütün gayretlerine rağmen hiç bir milletin işçileri, dünya işçilerinin ortak çıkarları uğruna, milletlerine henüz ihanet etmemişlerdir. Siyaset, medeniyet ve inanç birlikleri için de aynı gerçeğin varlığını ispatlayacak yüzlerce misal verilebilir. Milliyetçilik insanın yapısına ve çıkarlarına uygundur. Kolay bir yol olması, herkesçe benimsenmesinin tabii sayılması da bu özelliği yüzündendir. Milleti aşan birliklerin çıkarlarına, milletin çıkarları ile çeliştiği vakit, hizmet etmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz, fakat çok şey kaybettirir.
Doğru, güzel ve haklı fikirlere bağlanmak kolay, ama inandığımız fikirlerin şartlarına uymak çok zordur.
Reklam
Türk Kurtuluş Savaşı, biliyoruz ki Birinci Cihan Savaşından mağlup çıkıp bir mütareke anlaşması yapan Türkiye, daha sonra ordusunu terhis edince, sömürgeci devletlerin yapılmış olan mütareke anlaşmasını hiçe sayarak Türkiye'nin son kalesi bulunan ve tam bir Türk yurdu olan Anadolu'ya çıkmaları neticesinde, yorgun olmasına rağmen, bütün milletin kendi varlığını korumak, bağımsızlığını kurtarmak için girişmiş olduğu bir savaştır, Bu savaşı devlet açmamıştır. Bu savaşı o zamanın hükümeti açmamıştır. Bu savaşı kendi bağımsızlığına daima titizlikle bağlı olan Türk Milleti kendisi, yer yer silahlanarak, köyünden, evinden, çıkarak çiftesini, kılıcını alarak halk toplulukları açmıştır. Bu çok önemli bir olaydır. Her milletin tarihinde kolay kolay görülmez. Çünkü günün hükümeti "Aman hadise çıkartmayın, sakın mukavemet etmeyin, ateşle karşılamayın, düşmana kolaylık gösterin," diye emirler verirken, ortada ordu yokken, kuvvet yokken Aydın'da, Manisa'da, Alaşehir'de, Ayvalık'ta Karadeniz kıyılarında, Doğu Anadolu'da, her tarafta halkımız kendileri silaha sarılmışlar, çeteler kurmuşlar ve Milli Kurtuluş savaşını kendileri açmışlardır.
Bu mefkûrenin bir şeniyet haline gelmesi mümkün mü, yoksa değil mi? Yakın mefkûreler için bu cihet aranırsa da, uzak mefkûreler için aranmaz. Çünkü uzak mefkûre, ruhlardaki vecdi namütenahi bir dereceye yükseltmek için, istihdaf edilen çok cazibeli bir hayaldir. Meselâ, Lenin, Bolşeviklik için yakın mefkûre olarak kollektivizmi, uzak mefkûre suretinde de komünizmi ileri sürmüştür. Komünizmin ne zaman husule geleceğini soranlara şu cevabı veriyor: 'Komünizmin ne zaman tatbik olunacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. Bu, Hazreti Muhammedin cenneti gibi ne zaman ve nerede görüneceği malum olmayan bir şeydir.'
Milliyetçilik düşmanlarının "Orta Asya edebiyatı" diyerek küçümsemeye yeltendiği hareket, Atatürk dönemi kültür çalışmalarının ihmal edilemez bir bölümüdür. 2. Dünya Savaşı'nın başlarında, Mihver devletlerinin baş döndürücü zaferleri sırasında, Turancılıktan kimse gocunmamıştır. Sadece komünistlerdir ki esir Türk ülkelerinin kurtulabileceği ümidiyle Rusların yenilmesini isteyen Türk milliyetçilerine faşist ve turancı diyerek saldırmışlardır. Sonra, ikinci cephenin açılması ile, Mihver devletlerinin gerilemesi başladı. 1944 yılının ilk aylarında Almanların yenileceği artık kesinlikle anlaşıldı. Nihayet Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 1944 yılının 19 Mayıs'ında meşhur nutkunu vererek Türk milliyetçilerine karşı hala bitmeyen bir Haçlı seferini başlattı. 1944 suçlamasında dış tesirlerinin payı acaba ne kadardı, sorusunun cevabını aramayacağız.
Görüyor musun, bir şeyde yüreklenirken bir şeyde yüreksizleşiveriyor insan. Havuzun başında seninle rahatça otururum dedim ya hani? Oturamayacağım galiba. Cesaretim bir şeye yetiyor hep. Her şeye birden yetmiyor. Neden acaba?
Türk milleti ırkla tarif edilemez. Çok münakaşa edilmiş bir konudur; fitne tohumlarının yeşermesine de çok müsaittir. Söylediklerimizin doğru anlaşılmasını isteriz. Irk birliği milletimizi meydana getiren ortak unsurlardan biridir, fakat tarif unsuru değildir. Çünkü tarif unsuru, kendinden olanların hepsini içine alır ve kendinden olmayanların tamamını dışında bırakır. Türk milletinin ırkla tarif edilebilmesi için, esas alınacak fizikî özelliklerin Türkçe konuşan ve Türk soyuna mensubiyet şuuru taşıyan bütün fertlerde ortak olması gereklidir. Oysa, böyle bir tarifın imkânsızlığını anlamak için, Antropoloji ile uğraşmağa bile ihtiyaç yoktur; çok daha basit bir gözlem yeterlidir.
824 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.