Bu sitede film analizi paylaşılıyor mu bilemiyorum ama neden olmasın diye düşündüm. Medium platformunda yeni yazdığım yazıyı okumak isteyen olursa diye iletiyorum:
link.medium.com/z4NNOVGbopb
Yusuf Atılgan'ın pek romanı yok zaten. İnsanı konumlandırdığı '3 konumu' incelediği 3 romandan tanıyoruz onun uzun eserlerinin dokusunu. Bu kitabı Anayurt Oteli'nden bir süre sonra okumuştum. Ne yalan söyleyeyim, Anayurt Oteli hayata 'fazla' dokunuyor gibi gelmişti. Sevmemiştim. Hatta bitiremedim bile onu. Dolayısıyla
Steinbeck bana genelde Sait Faik'i hatırlatıyor. Süslü cümleler, önemli insanlar veya dünyanın en önemli şeyleri yok. Bu kitabı okurken gündelik hayatı, fakir insanları fikir ayrılıklarını hataları ve görüşlerimizdeki çarpıklığı görüyoruz. Sembolik veya klasist eserlere aşina olan okuyucuların pek beğenmeyeceği türden bu eserin hissettirdiği yakınlığı sevdim. Kitap kendini 'takım elbise' giydirmeden de okutturuyor. Giyin pijamalarınızı alın, kahvenizi alın ve oturma odasında okuyun. Neden mi? Kahramanlar da bundan başkasını yapmıyorlar. Gündelik hayat gailelerine şahitlik ediyoruz aslında herkesin. Laboratuvar'daki Doc bile oturma odasındadır aslında, yani en huzurlu olduğu yerde.