Büşra GÜVEN
Büşra GÜVEN
@Busramguven
‘Her kitap,yeni bir dünyaya açılır.’
Son satırlarını gözlerim nemli nemli okudummmm
Senaryosunu Tom Schulman tarafından yazılan filmin romanı. Alışılmışın dışında Önce kitap yazılır, sonra film çekilir ya bu tam tersi, biraz da şaşırdım açıkçası Şimdi sıra filmini izlemede
Geleneklere bağlı ve katı disiplin kurallarıyla ünlü Welton Akademisi’ne yeni edebiyat öğretmeninin gelmesiyle birlikte öğrencilerin hayatı değişir ve renklenir Öğrenciler, sadece öğretmenlerin ve ailelerinin vermiş olduğu kararlarla yaşamlarını sürdüremeyeceğini dramatik şekilde anlatıyor.Kitap o kadar güzel mesajlarla doluydu ki ben çok beğendim.
Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim
Herkese merhaba Uzun zamandan sonra, başından sonuna kadar keyif alarak okuduğum bir kitap Eşekli Kütüphaneci. Kitapla @okusamsokağı gönderisi sayesinde karşılaştım. Kitabın adı bana ilginç geldi ve vakit kaybetmeden satın aldım
Yazardan okuduğum ilk eser, yazarın ise hasta yatağında yazdığı son eseri
Anadolu insanını, konuşmalarını, davranışlarını aklınıza gelebilecek her şey o kadar güzel lanse edilmişti ki, sanki yazardan okumuyor adeta dinliyordum.
Gelelim kitabımızın başkahramanı olan Mustafa Güzelgöz’e yani namı diğer Eşekli Kütüphaneci’ye
Kütüphane memuru olarak göreve başlayan Mustafa Amca, adeta kitap aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Fakat bulunduğu bölgede kimse kütüphaneye uğramaz. O da görevinin insanları; genç, yaşlı, kadın, erkek, büyük, küçük demeden kitaplarla buluşturmak olduğunu düşünür ve harekete geçer. Kitaplık yaptırabildiği yerlere kitaplık yaptırır, kitaplık yaptıramadığı yerlere ise eşeklerle bir sürü kitapta alarak gider ve insanları da bu aşkla buluşturmak ister. Hatta kitapta şöyle bir cümle var adeta Mustafa Amca’yı özetliyor: ”Elimin altındaki kitapları Işın topları gibi, karanlığın, hem de karanlıkçıların üstüne fırlatıp fırlatıp atasım gelir.” Bundandır adının Eşekli Kütüphaneci olması
Okuduğum ilk biyografik eser Kitabın kurgusu elbette var Mustafa Amca’nın oğlu Ahmet ile Yunanlı Dimitros arkadaş olmasıyla birlikte Dimitros’u iki haftalığına evlerinde misafir ederler ve bu sırada Mustafa Amca’nın hikayesine de ortak oluruz.
Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
Herkese merhabaa Kitap fuarında ismiyle dikkatimi çekmiş ve sadece bir tane kaldığı için bana göz kırpan bu kitabı hemen almıştım Peyami Safa’nın daha önce hiç görmediğim bu kitabı, okuduğum en güzel Peyami Safa kitabıydı diyebilirim
Halim ve Narin’in aşkı, Halim’in bir arkadaşına anlatmasıyla bizlere aktarılıyor, bizlere aktaran bu kişi ise Server Bedi takma adıyla bilinen Peyami Safa’dır. Bu aşkın sonu ise Halim’in arkadaşına bırakılmıştır. Fakat beklenmedik bir denk gelişle son çok güzel bitirildi Kitap aslında ilk Son Posta gazetesinde 77 gün boyunca yayımlanmış ve kitabın ilk sayfalarında, ilk yayımlanmış halinin bir örneği de bulunuyor O dönemde yaşıyor olsaydım sanırım bu hikayeyi tamamlamak için çok sabırsızlanırdımDönemi yansıtan bu güzel aşk kitabını bir çırpıda okuyacağınıza eminim, okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
Reader Follow Recommendations
Hellöö çok uzun zaman oldu kitap yorumu paylaşmayalı Evet kitap bitti ama bende bittim Kitabı çoğu bookstagram sayfalarında görüp heves etmiştim keşke etmeseymişim diyorum Söylendiği kadar akıcı, güzel ve bence etkileyici değildi. Kimileriniz sinirlenecek kimileriniz ise bana hak verecektir diye umuyorum Kitaptan bi ara o kadar çok sıkıldım ki tam üç kitap okumuş dördüncüsüne de başlamıştımGördükçe artık bit diye sinirleniyordum ve nihayet kitabı bitirebildim
Başkahramanımız Nora’nın intihar girişimi sonucu Gece Yarısı Kütüphanesi’ne geçişiyle birlikte bir sürü paralel evreni yaşamasını,pişmanlıklarını telafi etmeye çalışmasını okuyoruz. Kitabın bu kadar abartılması açıkçası bana garip geldi, dolu dolu bir kitap olduğunu düşünmediğimden sanırım, okuyacak olanlara sabırlı ve keyifli okumalar
Daha kitabın etkisinden çıkamamışken hemen yorumumu sizinle paylaşayım dedim.
Öncelikle bu kitap sayesinde eski kitap okuma hızıma ve hevesime ulaştığım için benden mutlusu yok.
Gelelim bu güzelim beni derinden etkileyen kitabımıza
Sinan Akyüz’den okuduğum ilk eserKitap ilk sayfalarından itibaren sizi hemen içine çekiyor. Kitabı nasıl bitirdiğimi hala anlamış değilim, çok akıcı bir o kadar acıklıydı. Yer yer ağladığım yer yer boğazımın düğümlendiği bu eseri mutlaka okumalısınız.
Sırplar ve Boşnaklar’ın savaşını anlatan bu eserde en fazla etkilenenlerin,kadınların, hikayesini Suada adlı başkahramanımızdan okuyor, okudukça içimiz parçalanıyor. Kitapta geçen bir alıntı aslında bütün kitabı özetler nitelikte:
”…savaştan geriye kalan her şeyi yağan yağmurun temizlemesi mümkün müdür acaba? Savaşlarda onca yaşananlar insanoğlunun en karanlık ve en vahşi taraflarına ait öykülerse, makineli tüfekler ve top mermileri art arda patlayıp etrafa ölüm saçıyorsa, tecavüz mağduru zavallı kadınlar ‘nefret çocukları’nı dünyaya getiriyorsa… Ne yazık ki savaştan geriye kalan bu pislikleri temizlemeye göğü yararak bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun dahi gücü yetmez…”
