Büşra Şen

Yalnızdı; herkesin, her sabah, her rüyadan sonra olduğu kadar yalnız.
Reklam
Djuna gerçek arzularının ne olduğuna henüz karar verememişti; insanları ne kadar yaklaştırmak istediğine de. Görünüşte onları çağırıyordu, ama fazla yaklaşmaları, onu ele geçirmeleri, ona hükmetmeleri ya da sahip olmaları konusun­daki karmaşık duyguları, korkuları yüzünden, oldukça temkinli bir seslenişti bu: içindeki insanı, o yalın, sıcak canlıyı işgalden koruyacak biçimde, dikkatle. İnsanları çekecek, cazip bir sahne hazırlarken, bir yandan da her türlü işgale karşı gizli, sinsi bir duvar örmekteydi.
Ama bir şey keşfetti: Ağlarken aynaya bakarsa, gözyaşları kesiliveriyordu . O artık onun ağlayışı olmuyordu . Bir başkasının gözyaşlarıydı. Bundan böyle bir güce sahipti: İster sevinç olsun isterse hüzün, ne zaman bir duygu onu ele geçirse, Djuna onu bir aynanın karşısına dikiyor, kendisinden ayırıyordu. Böylece, kedere bile hükmetmenin bir yolu bulunduğunu anladı.

Reader Follow Recommendations

See All
Ben düşen bir dansçıyım; bunalım tuzaklarına yakalanan, yüreğini de vücudunu da her dönüşte sakatlayan, temposunu, hafifliğini kaybeden, grupların, müziğin, kusursuzluğun dışına düşen.
İçimde kırılmış bir şey var. Ben başkaları kadar kolay dans edemem, yaşayamam, sevemem. Birlikte yolculuğa çıkarsak, bir yerlerde düşüp sakatlanacağım kesin. Çünkü bu içsel kırık görünmediği gibi, diğerleri için inandırıcı da değil. Herkesin görebileceği, anlayabileceği bir yerimi kırmadan huzura ermeyeceğim.
Reklam
Reklam
232 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.