ÇZEYN

ÇZEYN
@CZEYN_
Kurtların büyüttüğü kızları evcilleştirebilirsiniz; ama kitapların büyüttüğü bir kız, etini cendereye dahi sıkıştırsanız bu dünyaya uyum sağlamayacaktır.
Sabitlenmiş gönderi
” Her insanın bir öyküsü vardır, ama her insanın bir şiiri yoktur”
Özdemir Asaf
Özdemir Asaf
Reklam
Nesneleşmeye (temsil edilmeye / cansız varlık olarak konumlanmaya) razı olan her kişi üretilmeye, kullanılmaya ve bir değişim değerine (fiyat) de razı olur.
Yemeği farklı bir baharatlı ve ateşte pişirmek, yasanın ve ahlakın sınırlarının dışına çıkan bir dostluğun tarafı olmak, rüzgârı ve güneşi dikkate alarak şarabı dinlendirmek, benzeri olmayan nar çiçeği kırmızısını tuvale aktarmak, bir kuş sesini flütle tekrarlamak, iktidara ortak olan yazı’yı parçalayarak yeniden kurmayı denemek, sevgili ile yasanın ve ahlakın dışında bir dil oluşturmak, Aşık olmadan çocuk yapmamak, hayvanlara tasma takarak doğalarını bozmamak, tarım yapmanın tahakküm üreten boyutunu fark etmek, haritanın dışında oluşmuş bir duygu ve düşünce dünyası edinmek, bu edimlerin içinden geçen bir bedeni edinme kaygısı taşımak yaratıcılığı etkinleştirir, etkin düşünceyi kuvvetlendirir; böylece tikel ve farklı olana hassasiyet gösteren düşünce, haysiyet de edinmeye başlar.

Reader Follow Recommendations

See All
“Düşünmek, yaşamın yeni imkanlarını keşfetmek, icat etmektir.”
İnsanoğlunun büyük kusurlarından olan insanî (insanmerkezci) bakış açısı yüzünden insan sınırları olan, sınırlı düşünen, sınırlı yaşayan, sürekli sınır üreten bir varlığa dönüşmüştür.
Reklam
Hiçbir canlı türü insanın amaçlarına hizmet etmek için dünyaya gelmez!
Hiç ama hiç unutmamak gerekir: yaşanacak bir hayatımız vardır!
Zor… Ama içindeki devleti yıkmanın kolay olacağını kim söyledi ki…
Binlerce ve binlerce yıl önce bir gün Çit çeken, tarım yapan, hayvanlara tasma takan biri, koyduğu kurallar çerçevesinde çalıştırdığı bir diğerine “sen düşünemez, anlayamaz ve kendini temsil edemezsin“ dedi ve onun “kendiliği”ni oluşturma imkanlarini elinden aldı. Böylece yöneten ve yönetilen ayrımı oluştu; emir verme ve emir alma mekanizmaları kuruldu, hiyerarşi kurumsallaştı. Yöneten ve emir veren ile yönetilen ve emir alan arasındaki bu tahakkümcü, aşağılayıcı ve çatışmacı gerilim bugüne kadar artarak taşındı.
Ölçülemez, tartılamaz, hesaplanamaz ve başkasına devredilemez bir dokunulmazlık içeren hayatın “her an”ını, yaşamanın “son an”ı gibi sahiplenerek, bir gün geleceği umulan hayatı yaşamayı beklemeyi reddetmektir.
Reklam
“İçimde bir deniz var, güldüğümde gözlerimden taşıyor.”
ÇZEYN
@CZEYN_·Is currently reading
%53 (163/303)
Beklentiler insanı yorar…
“Üniversiteyi bitirmek o kadar da büyük bir şey değil. Her yıl yüzlerce insan mezun oluyor.” dedim dilimi tutamayıp. Bunun üzerine babamın yüzü asıldı.
Susmadığımız, ağlamadığımız, yenilmediğimiz günlere..
Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar Hepsine yüzer kere rastladım en azdan Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda Verdi mi adama her şeylerini verirler Ben gördüm ne gördümse kadınlarda Porsuk nehrinin geçtiği Kızılırmak parça parça olasın Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı Taş toprak arasında
Sen Beyaz Bir Kadınsın
yüzüme bakmasan da yağmura düşürsen de gözlerini gözlerime bakmasan da ne kadar o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor uykularımda nefesinin sıcaklığı o kadar hangi akşam kapımı çalan sen değilsin sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
öl desen belki ölecektim içimde biber gibi bir kahır bütün şiirlerimi yakacaktım yalnızlik bana dokunuyordu
1,130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.