“Benim asıl kimliğim yazarlık değil” diyen İhsan Oktay Anar’ı okuyoruz. Herhangi bir şeye bağlı kalmadan bu dünyaya eğlenmeye geldiğini belirten yazarımız bizi de fazlaca eğlendiriyor Suskunlar ile :)
Yine muzip bir dil, yine masalsı anlatım ve yine yer yer düşündürücü bir üslup. İhsan Oktay Anar okurken kendime hep şu soruyu sorarım: bunca geniş bir alan hakkında bunca söz söyleyebilen bu zeki adam acaba kaç kitap okuyarak bir ihsan Oktay oldu diye :) Gerçek bir entelektüel. Ve öyle de bizden biri ki o muzip, esprili diline, sokak jargonunu müthiş kullanımına hayran kalacaksınız. Zekice, zekice fazlasıyla zekice cümleler. İhsan Oktay okuyup hayran kalmamak elde değil kısacası.
Suskunlar, musiki makamları olan Yegâh, Dügâh , Segâh isimli üç bölümden oluşuyor. Eflatun, Kalın Musa, Davut, Veysel, Asım, Cüce İskender, İbrahim Dede.. ve bir sürü karakter. Ve her birinin ayrı ayrı masalsı hikayeleri. Musiki etrafında dönen bu bölümleri okurken hayat nefesi dediği o nağmeyi belki de işitirsiniz :)
Ayrıca Kalın Musa karakterinin cimriliklerini okurken kahkahalar atmanız pek mümkündür sevgili okur:) Onunla ilgili bölümler ayrı bir zevkliydi.
Ne desek eksik kalır. Siz iyisi mi bir an önce başlayın:)