Numan Çelebicihan

Numan Çelebicihan
@Cehennem_Cemil
Angaje, casusluk için, kişinin istihbarat elemanı olarak alınmasıdır.
Eğitmenler angaje işlemlerinin temel ilkelerini anlattı: PİZE. Bunun açılımı para, ideoloji, zorunluluk ve egodur. Bence intikamı da bunlara dahil etmek gerekir.
Reklam
%21 (73/336)
İstihbarat Sanatı
İstihbarat SanatıHenry A. Crumpton
8.1/10 · 36 reads
İyi bir istihbarat ajanı kendini geliştirmek zorundadır.
Sporculuk gibi iyi casusluk da doğuştan gelir, geliştirilir ve eğitilir. Genetik kimsenin elinde değildir. Eğitim ise CIA'in marifetidir. Casus hayatı boyunca gelişmeye devam eder. Seçeceği yol baştan belli değildir ve bu yola her zaman hür iradesiyle karar veremez. En iyi angaje sorumluları CIA',e katılmadan evvel, yeni ortam ve durumlarda kendilerini sınamak için zor ve kimi zaman da tehlikeli şeyler yaparlar. Hata yapar, kendilerini tanır ve gelişirler.

Reader Follow Recommendations

See All
Dedem diyor ki, eğer insanlar atalarının adlarını bilmezlerse bozulur, kötü olurlarmış. - Kim kötü olurmuş? İnsanlar mı? - Evet. - Niçin? - Dedem diyor ki, atalarının adlarını, kim olduklarını unutanlar kötülük yapmaktan utanmazlarmış. Çünkü o zaman insanın nasıl biri olduğunu ne çocukları bilirmiş ne de çocuklarının çocukları.
Sayfa 112Kitabı okudu
144 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Reklam
Mutsuz insanların felaketi bundan ileri gelir. Parlak ve erişilmez olan şeyler bir an için onlara kolayca erişilecekmiş gibi görünür ve bu istek bir kere içlerine yerleşti mi her şeye rağmen ona el uzatanlara getirecekleri felaketlerle tekrar erişilmez bir hale gelir.
Sayfa 171Kitabı okudu
Gerçekten de bütün hayatları; güçlerinin en büyük yaratıcısıymış gibi hayatlarının herkesten ayrı kalmasına dikkat eden, kendi içine kapanan, hayatın insanlara verdiği her şeyi: şerefi ya da felaketi, acılığı veya tatlılığı parlak ve sert bir görünüş altında gizleyen ayrıcalıklı, büyük, kendi içine kapalı bir kastın hayatıydı. Ama hayatta öyle şeyler vardır ki, nitelikleri gereğince gizli kalamazlar. En sağlam çerçeveleri bile çatlatır, en sıkı korunan sınırları bile aşarlar. Osmanlılar der ki: "Üç şey saklanamaz: aşk, öksürük ve fakirlik".
Sayfa 272Kitabı okudu
Sizin mi fotoğraf yüzbaşım? - Bu mu? Hayır... Rahmetli eniştemin... Teyzemin kızının kocası... - Savaş, insanı o kadar değiştiriyor ki... Sizin sandım. Nerde şimdi? - Balkan Savaşı'nda kaybettik. Edirne'de... Teğmen Nazmi Ortaköy... Kolağası Niyazi Bey'le dağa çıkanlardan... (Fotoğrafa bakarak anlatıyordu. Birden şaşırarak durdu) Sahi bana benziyor bir çalım... Hiç fark etmemiştim şimdiye kadar... Neriman'ın farkında olup olmadığını düşündü bir an, yüreği sıkıştı-: Oğlu var... Yedi yaşında... Ne dese beğenirsin demin bana?.. “Kendini vuran adam İttihatçıymış... İttihatçılar da gâvurmuş...” dedi. Yaşıtlarından birçoğu Kuşdillerinde, Fenerbahçelerde bıyık büküp boy gösterirken, Balkanlarda komitacı kovala sen, dağlarda hürriyet ara... Yetmiyormuş gibi yirmi altı yaşındayken, kaybedilmiş bir savaşta alnından vurul... Onsekizinde gebe karını dul koy... Sonra oğlun sana "İttihatçı gâvuru" desin.
150 syf.
9/10 puan verdi
Bay Markus Burton'un Köpeği
Bay Markus Burton'un KöpeğiCengiz Dağcı
7.6/10 · 40 reads
Yaşamak, Kahramanlık ve Mücadele Üzerine Yazılmış En Güzel Kesitlerden Biri
En büyük kahramanlar savaşlarda değil; yaşamın içinde savaşanlardır; yaşamda bütün güçlüklere göğüs gerenler, yaşamlarını sonuna kadar sürdürebilenlerdir."
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Beklemek ve umut etmek
Kafasının içinde (istasyonlarda nerden çıktığı bilinmeyen bir ses gibi) ´Bekle, bugün değilse yarın; yarın değilse başka bir gün, mutlaka gelecek' diyordu John Marple'a. Ne o gün ne de ertesi görünmedi kadın. Umutları katleden güzellere kim ne diyebilirdi? Hiç. Gönlünde yeniden güzel umutlar üretmekten başka hiçbir kimse hiçbir şey yapamazdı.
Sayfa 102Kitabı okudu
Savaş Hakkında
''Savaş" dedi içinden. Tanrı'nın yaratmış olduğu insanoğlu, nasıl yapabilirdi bütün bunları başka bir insana? Nasıl izin veriyordu Tanrı buna? Daha dün burada, bu evin içerisinde, dostu Markus oturuyordu Benci'yle birlikte. Uysal, tatlı dilli, alçakgönüllü, namuslu, hiç kimseye karşı kötü muamelede bulunmamış, hiçbir kimseyi incitmemiş, hiç kimseyi kıskanmamış, sokakta rastladığı herkesi selâmlamış, kıtlıkta da bollukta da Tanrı'yı kutsamış Markus... İnsanoğlunun kendi doğal ölümüyle ölmediği bir dünyada yaşamak korkunçtu.
İnançlıydı John Marple. Kendisi gibi sevgiden (özellikle bir kadının sevgisinden) mahrum olan bir adam, benzeri bir sevgiyi hayatın merkezinde yatan inançta buluyordu. Vaazlarda unutuyordu, yalnızlığın hüznünü.
İnsanın içinde yaşayan, ama gelenekler ve kanunlar denen o engeller ortadan kalkmadıkça kendini göstermeye cesaret edemeyen o canavar... artık serbest kalmıştı. İşaret verilmiş, engeller kaldırılmıştı. İnsanlık tarihinde çoğu zaman görüldüğü gibi, bütün şiddetli davranışlar, soygunculuk, hatta insan öldürme bile mübahtı. Yalnız bunun verilen bir parolayla olması, yüksek çıkarlar uğruna yapılması, ya da adları ve inançları belli küçük bir topluluğa uygulanması şarttı.
Sayfa 311Kitabı okudu
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.