Celal Yılbaş

Güneş, evin içine akin edip bana tozlu hayatimi gösteriyor. Yazın daha bir suçlu hissediyorum kendimi.
Reklam
Hoşçakal dediğimizde, içeri buyur ettiğimiz nedir gerçekte?
Sozcükleri telaffuz etmek duygusal bir çabadan cok fiziksel bir çaba gerektiriyordu. Her sözcuk, agzının derinliklerinden acımasizca savrulan bir yumruktu, her sözcük öldürücü bir darbeydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bir şairi ve şiirlerini sevenler, şairin yeni bir şiir yazmasını isteyebilirler ama bana kalırsa asıl bekledikleri, istedikleri, hayatın sevdikleri şairin şiirlerine yer açmasıdır. Biliyorsunuz iyi şiir matematiksel bir keşif gibidir, önce hayatta bir yeri, bir anlamı yokmuş gibi görünür. O şiir oracıkta öylece durur. Ama sonra zaman değişir, yaşayış değişir ve şiire, o şiire ihtiyaç doğar. Hayat şiire yer açmış olur."
Sayfa 136Kitabı okudu
Hepimiz yasadigimizi, sevildigimizi hissetmek istemiyor muyuz? Insanlarin bu sevilme ihtiyaci çok hüzünlendiriyor beni.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
"Aynı odaları paylaşan insanlar, ister asker olsunlar, ister tutuklu, giysileriyle birlikte zırhlarını bırakınca, her akşam, düşün ve yorgunluğun eski birliğinde birbirlerini buluyorlardı sanki."
Sayfa 116 - Konuk
"Belki bu günlerde şiirden söz etmek de felaketin ortasında sevişmek gibidir."
"Sözcükler onlara mecbur olduğumu hissettiriyorlar. Beni nasıl bir hırçınlıkla, nasıl bencilce çağırdıklarını bir duysanız! Aşağılayan bir buyurganlık. "
"Geriye ne kaldığını görmemek için ölülerimizi gömüyoruz. "
"Bir kadın, tabiatının gereğiymişçesine ilk gençliğinden itibaren kalbine saplamaya hazır tuttuğu bıçağı kaşla göz arasında karşısındakine saplayabilir.c
Reklam
Sazcılar Yokuşu'ndan ayıp yerlere akan, Aysel diye birinin, Balkon diye bir yerden, Zemin adında bir yere çakılan, Muayyen hayatı üzerine bir roman, Hicbir zaman yazılmayacak olan. En çok şairi üzen Her vazgeciş Her unutulan Hep kentsel dönüşen Hep yeniden kurulan.
"Neticede herkes kendi acısını anlamlandırmakla mükellef.Gerçekte kimse kimsenin acısıyla ilgilenmiyor,çunkü anlamıyorlar. Anlamadıkları için hissetmiyorlar, hissetmedikleri için de anlamaya çalışmıyorlar."
Otomobilden televizyona kadar, gösteri sisteminin seçtiği bütün mallar aynı zamanda "yalnız kalabalıklar'' ın tecrit koşullarını sürekli olarak güçlendirmek üzere sistemin kullandığı silahlardır. Gösteri, kendi varsayımlarını her seferinde daha somut olarak yeniden keşfeder
Balkondaki kumrulann yuvasını zimmetime gecirdim. Biri şu yalnızlığın ucundan tutsun da çıkalım diye, böyle zamanlarda kalbimizde dişi bir kuş yorgun düşerdi, Ölür müydü sanmam, düşerdi.
118 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.