Ey çocukluğun sonsuz baş dönmesi
Bir turna türküsüyle yazdım bu şiiri
Sevgilim
Hangi acıyla yaprak dökersek dökelim
İnsan kendini seveceği bir dünya buluyor...
Tanrılar arasında insan yalnızlığı mı
İnsanlar arasında insan yalnızlığı mı?
Korkusu küçük düşürüyor hayatımızı.
Ne diyordu ince şeylerin annesi
"Ötekini oku , derinde dipte duranı."
İçimde dünyanın bütün akşamları
Tuttum ağzının sabahına sözler söyledim
Ey güzelliğin ölümden büyük yaşama gücü
Yalnız ölenler unutur birbirini
Seni sevmeye yeni başladım...
Seni öpsem, gülse bir halk
Seni öpsem, yoksulluk
Utansa verdiği acılardan
Kırılsa her türlü korkunun kanadı.
Seni öpsem, silinse
Alın çizgilerimden gam
Yürek kuytularından akşam.
"Çaresiz kalmadıysa , hiçbir hayvan durup dururken kötü, şirret olmaz.Oysa insan hayvanların en yırtıcısıdır!"
.
.
.
Kitaba başlamadan önce yazarı hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Sadık Hidayet öykü, roman ve birçok da farklı türde eserler vermiş meşhur bir yazardır. Tahran 'da doğmuş ve İran edebiyatında hikayeciliğin ve romancılığın kurucusu sayılmış. Aradığı huzuru İran'da bulamayınca , huzuru yurtdışında aramış. Paris'teyken yazdığı Kör Baykuş büyük ses getirmiş . İkinci Dünya Savaşı'nın bitimine kadar sosyal eleştiri ağır basan eserlere yönelmiş. İlk intihar girişimini 1928 de yılında yapmış ve kurtarılmış. Daha sonra 1950 yılında yıllardır içine düştüğü kötümserlikten kurtulamayarak otel odasında havagazı ile intihar etmiş .
Yazarın daha öncesinde Kör Baykuş isimli kitabını okumuş ve çok sevmiş biri olarak bu kitabını da okurken keyif aldığımı söylemeliyim. Kitapta farklı türden eserler yer alıyor. Hiciv yönü ağır basan hikâyelerde hem o dönemdeki birkaç farklı insanı eleştiriyor.Hem de toplum yapısına dair fikir sahibi olmamızı sağlıyor.
Kitaptaki son kısımda yer alan insan ile hayvan isimli denemesi ile ağır, çarpıcı tespitler yapan yazar. İnsan hakları meselesine değiniyor. Bu konudaki hassasiyetini de farklı yorumlarla bizlere sunuyor.
"Yolcu ,bir gün yolunu yitirirsen , artık eski yolunu bulmaya çalışma, yeni bir yol ara kendine."
.
.
.
"Yalnızdım.
İçimde büyüyen boşluğun içinde yalnızdım."
Hakkari'de bir köy öğretmeni diğerlerinin deyişiyle bir kazazade.Nereye geldiğinden habersiz yalnız yapayalnız biri.
Farklı bir dil, farklı bir kültür ,insanlar , çocuklar ve daha bir sürü şey .
Öğrenecek çok şeyi olduğunun farkında bir yerden başlaması gerektiğinin de .
Kitapta olaylar uzun uzun anlatılmamış , farklı bir anlatımı var. Fakat bu kadar az cümle ile bu kadar duygu aktarması kitabı okurken muazzam bir okuma keyfi veriyor.
İnanılmaz betimlemeler yaptırıyor . Başkarakterimiz olan öğretmenin evinde oturuyoruz mesela . Haliti bekliyoruz gelen misafirlerle konuşuyoruz. Sabahleyin o keskin soğugu hissediyoruz .Karanlıkta ve sessizlikte kendimizi dinliyoruz.
Kitap her şeyden uzaktan kalan o insanları hiç görülmemiş değer verilmemiş ihmal edilmiş hayatları anlatmış bize aslında.
O dağ başında hastalıklarla , zorluklarla mücadele eden içlerinde belki de hiçbir zaman bilinmeyecek duyulmayacak umutlar barındıran o güzel insanlardan söz etmiş bizlere.
Öğretmenin öğrencilerine söylediği gibi bütün öğrettiklerimi unutun dünya dönüyor evet ama belki de burda , bu dağ başında dönmemesini bilmek daha doğrudur.
Müthiş bir kitaptı