San'at hayata tâbidir, hayata bağımlı olmak zorundadır; hayatın üstünde ya da hayattan üstün değildir. Bütün beşerî çabaların nihai gayesi Hayat'tır.
...
San'at, bir afyonkeşlik hali ve halet-i ruhiyyesi üretmemelidir.''San'at san'at içindir'' dogması, bizi hayat ve güçle kandırma amacı güden akıllıca bir dekadans icadıdır.
Hasan-ı Basr'î'nin kulağına , 'Falan kişi senin hakkında gıybet etdi.' diye bir söz ulaşınca hemen bir tabak koyduğu birkaç hurmayı o kişiye göndererek özür dileme sadedinde:
''Haber aaldığıma göre kazanmış olduğun savabları, benim amel defterime nakletmişsin. Bundan dolayı seni mükafatlandırmak istedim, seni hakkıyla mükafatlandıramadığım için mazur gör.'' diye haber göndermişdir.
Asıl meziyet, kötülük yapanlara karşı aynı şekilde mukabelede bulunmayıp iyilik yapabilmekdir.
Afvetmek ve bağışlamak, şahsa karşı işlenen suçlarda mevz-bahisdir. Bir suç toplumu ilgilendiriyorsa, o zaman afvetmekden çok ıslahına çalışmak, adil davranmak ve doğru ile yanlışı ortaya koymak icab eder.
Surenin veya ayetin nerede vve ne zaman indiğini bilmek, Kur'an'ın daha kolay kavranmasını ve Kur'an'ın parça parça inddirilmesindeki hikmetin anlaşılmasını sağlar.
Nasıl bir kimse bir binanın inşasını tamamladıkdan sonra binanın var olmak için o kimseye ihtiyacı kalmıyor, hatta inşa eden kimse ölse bile bina varlığını sürdürebiliyorsa, eşyaya özgü tabiatların varlığı kabul edildiğinde, alemin Allah'la olan irtibatı da eskisi kadar güçlü görünmeyebilecekdir.
Akıl, bilgi edinme noktasında; vehim, hayal, gazab ve şehvet gibi yanıltıcı te'sirlere açıkdır ve bu olumsuz te'sirlerden ancak vahiy yardımıyla kurtulabilir.
Akıl, Allah'ın vrlığına ulaşabilir, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt edebilirse de, nihaî noktada ahlak ve hukuk ilkelerini koyan , vahiydir; dolayısıyla insanın sorumlu oluşu da dinin varlığına bağlıdır.