Seyyah

Seyyah
@Chefffg
Ey gönül sorarım şimdi sana hangi aşk daha büyüktür. Anlatılıp dile düşen mi anlatılamayıp yürek deşen mi.
Reklam
"Keşke o kadar kolay olsaydı. Şu dediğini yapabilmek için neler vermezdim. Ama olmuyor. Bir kez kapıldın mı boşveremiyorsun... Umut etmeye devam ediyorsun... İmkansız da olsa vazgeçemiyorsun..."
"Der misin ki bir gün; İnşaallah çok bekletmedim seni..."

Reader Follow Recommendations

See All
Hayatımda ilk kez birisi bana “Kendine çok dikkat et” dedi sadece. Anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde.
"Burnumda tütüyorsun denir ya Özlenenlere, Ah be Sevdiceğim; Sen benim kalbimde alev alev yanıyorsun."
Reklam
Bir çift eli tutmak değildir aşk. Uzun uzun sarılmak da değildir. Aşk kendini unutmaktır. Aşk tutmadığın elleri düşlemektir.️
Azerbaycan Türkçesini neden severiz? Çünkü bizim dilimizin gençliğidir. Herkes gençliğini sever.
Bazı gidenler unutulmuyor ama unutanlar hep gitmek zorunda kalıyor.Gitmek zorunda bırakıldığım bir hikayeden geliyorum. Adımlarım geldiğim şehrin kaldırımlarına fazlaydı. Terk ettiğim ilk şehirdi o... Kalbine giden ilk otobüse binmiştim. Ama indiğimde yer istenildiğim yer değildi. Örselendim. Kalbim kırgındı. Sonra vara yoğa kırılır oldu. Çok yoruldum. Aldattı beni göğsüm. Kurşun geçirmez sanıyordum; kalbimden vuruldum.
"İşte ben hep böyle bildiğin gibi: Kaderi öpüp başıma koymuşum, Gülüşüm, oturuşum, konuşuşum, Belli efendim, besbelli Yaşamaktan soğumuşum."
Siz hiç,kırıldığınız yerlerden tamir olup defalarca aynı yerden kırıldınız mı? Paramparçayken,tuzla buz olmuşken tekrardan parçalanmak için birleştiniz mi? Bile bile yürüdünüz mü acıya? Hiç, ''Sonunda acı olduğunu bile bile neden seviyorum ki seni?'' dediniz mi? Dediyseniz, siz de kırık bir kızsınız demektir. Ve kırık bir kızı etkilemek, hiç ama hiç zor değildir, en iyi siz bilirsiniz
Reklam
Kitap okurum : içinde sen varsın, şarkı dinlerim : içinde sen. Oturdum ekmeğimi yerim : karşımda sen oturursun, çalışırım : karşımda sen. Sen ki, her yerde «hâzırı nâzır»ımsın, konuşamayız seninle, duyamayız sesini birbirimizin...
Ama yaklaşmanın değeri de azalır gibi olmuyor mu gönlümde? Yola çıkmamı bırakalım bir yana, tepeye tırmanmaya başladığım sırada bile, yapacağım işin ululuğu doldurmaktaydı içimi. Oysa şimdi, çıkışımı bitirmek üzereyim, doruğa yaklaşmaktayım, ama beni ayakta tutan, yürüten, ilerleten, doruğa varma düşüncesi değil artık. Belki de, varacağı yere yaklaştığını, vardığını bilmenin verdiği bir gurur duygusuyla öyle oluyor kişi. Herkesin üstüne bir yere ulaşmış durumdayım. Çok çok, sisten doruğa varmak, başımı sağa sola çevirmekle yetinip her şeyi, her şeyin geçmişini geleceğini görmek var bundan sonra, daha yukarıda, biraz daha yukarıda. Son olacak yukarıda. Görüp ne olacak, demez mi kişi? Kime anlatacak gördüklerini aşağı inmeden? Aşağı inmekse, galiba olanaksız. Kitaplar çıkanı yazmış bugüne dek, tek tük de olsa. Ama inmeden söz edilmiyor hiçbir yerde. Edindiği bilgiyi aşağıya ileten, varsa, bilinmiyor. Kaldı ki, oraya varan, vardıktan sonra güç iner...
Akıla gelen, başa gelir diyorlar ya, yalan! Öyle olsa, milyonlarca sen düşerdi başıma.
Umut etmekten bıktı, hayal kırıklıklarından sıkıldı. Bu yüzden de içine kapandı.
Beklenmedik şeyler yaşamış bir insan için ‘imkânsız’ sözcüğünün anlamı kalmamıştır. -Bir Kadının 24 Saati #kitapp
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.