Magrat, hayatını sevmediğin bir işi yaparak geçirmenin nasıl bir şey olduğunu merak etti. Ölmek gibi herhalde, diye düşündü, yalnız daha kötü, çünkü aslında hayatta olup, bu sıkıntıyı çekiyorsun.
Kitaplar beni hiç gidemeyeceğim yerlere bir çırpıda alıp götürürdü. Hayatımda hiç karşılaşmadığım insanların itiraflarını bana anlatıp hiç göremeyeceğim kişilerin yaşamlarını gösterdi. Hissedemediğim duygular ve başıma hiç gelmeyen olaylarla dopdoluydu.
Sonunda ninem, “Sevgili yavrucuğum,” dedi,
“ömrünün sonuna kadar bir fare olarak kalacağına üzülmüyor musun?”
“Hiç üzülmüyorum,” diye yanıtladım. “Kim olduğun ya da neye benzediğin hiç önemli değil, yeter ki seni seven biri olsun.”