Mine Sogut'u ilk kez okudum. Kitap isminden de anlaşılacağı üzere kadınlara ait öykülerden oluşuyor. Ben de hikayelerin uyandırdığı izlenim şu oldu açıkçası: Hayatı dinlenilen kadınlar var birinci ağızdan ancak yazarken bu şekilde verilmemiş hikâyeleri. Olağanüstü düşüncelerle birleştirip sunulmuş. Yani bir kadın çocuk katili demek yerine kedileri öldürdüğü yazılmış. Ve hikaye içerisinde nerede olduğunuzu zamansal olarak bilemiyorsunuz. Misalen katil kadının çocukluğunu mu okuyorsunuz, şuan yaptıklarını mi geçmişi mi? Sürekli bir anlama çabasıyla hikayeyi bitirirken olayı cakiyorsunuz. Ama işte gerçek hayatla kadınların göbeği kesilmiş diyebilirim. Ve sanırım okurken beni zorlayan şey kelimelerin ya da kelime gruplarının bir, iki, üç, dört, beş ve daha ne kadar tekrar edecek bu kelime/kelime grubu diyerek sonunun gelmesini beklediğim bir obsesyon hali okudum sanırım baştan sona. Ve kitabin başlığı da "Deli Kadın Hikayeleri" nden "Deli Kadin'in Hikayeleri" gibi gibi de oluyor. Ben sevdim. Herkese keyifli okumalar dilerim.