Sonunda bitirdim.
Öncelikle benim için kitaptaki evreni başlarda anlamak çok zordu. Saçma şekilde dolandırılmıştı ama bir süre sonra tamamen hakim oldum.
Yazarın dili çok yavaş geldi bana. Sürüklenmem için bir 200 sayfa falan geçmesi gerekti.
Konusu çok güzeldi. Sonu tahmin edilebilir de olsa okurken yeri geldi güldüm yeri geldi üzüldüm(ağlamış bile olabilirim.) Larkrya-evet çok garip ve okuması zor bir isim- çok garip bir kişiliğe sahip. Pek çok yönden ben gibi ama pek çok yönden de değil.
#spoilerlikisim
Aslında kalan iki kitabı okumayı düşünmüyorum. Konu burada bitti nasıl olsa ve gerçekten yazıma katlanmak çok zor. Diğer kitapların karakterlerini de bu kitapta tanıdık zaten.
Dolion ve Larkyra'nın Buğu'nun önünde yaptığı konuşma çok acıklı gibiydi. Ancak bu zamana kadar Larkyra ile annesinin ölümü hakkında hiç konuşmamış olabilirler. Niya ve Alōs'u çoktan shipledim ama kötü karakter olması beni bayıyor. Zimri'yi başta 2. erkek karakter olur diye düşünmüştüm ama yazarın böyle bir şeye bulaşmamış olması içimi rahatlattı. Hayzar'ın balkondan düşmesiyle bir oh çektim. Ayrıca şu kum düşümü muhabbeti beni sıktı. Nerede ay, nerede yıl, nerede hafta, nerede dakika olduğunu anlayamıyorum.
Kitabı genel olarak sevdim.
SONUÇ: Tek sevemediğim kısım yazarın ağır anlatımıydı. Konusu, karakterleri vs. sevdim. Fav karakterim ne kadar gıcık biri olsa da Niya.