Hilal Özdemir

Hilal Özdemir
@CokFuzuli
Sıkı Okur
Reklam
“Buruk bir çocukluk geçirdim Öztürk," dedim sümüklerimi çekerek. “Ben devrik cümle bile kuramazdım. Kuramazdım, çünkü korkardım. Sorumluluklarım vardı. Akranlarım bozuk bir Türkçeyle gül gibi anlaşırken, bütün o gramer kurallarının anasını ağlatarak bildirişirken, giriş gelişme sonuç kavramlarından bihaber, rastgele bölünmüş paragraflarla kompozisyon yazarken ben... Ben kendime ihanet eder cümlenin ögelerine sadık kalırdım. Ömrüm düzgün cümleler halinde geçti. Bilmeden bazı hatalar yapmışımdır tabii. Bilsem... (Buradaki şiddetli kafa hareketim nedeniyle briyantinli perçemim alnıma düşer ve kuvvetle muhtemel ki yumruklarımı sıkmışımdır.) Bilsem anlamı öldürür yine de cümleyi kurtarırdım. Oysa şimdiki halime bak. Kelimeler kifayetsiz kalıyor, dil bilgisi sırnaşık! Saçma sapan cümleler kuruyorum ve duyduğum mutluluk bana kaygı ile karışık bir utanç veriyor!". "Bu utanılacak bir şey değil," diye elini dostça omzuma koydu Öztürk, aynı zamanda bağlam özürlülüğünün zirvesine tırmanarak: "Sen sadece yapman gerekeni yaptın. "Hayır! Hayır!" diye bağırdım, reddettim, kendime vurdum. “Yapmamalıydım, o anlamlara kıymamalıydım!"
"Siktir et güzelliği," dedi Amcabey. "Şeklin bir önemi yok. Mühim olan iç güzelliğidir. Özdür." Bu tasavvufi yaklaşım masadaki havanın bir an durulmasına yol açtıysa da Tahtakafa muhabbeti eski tavına getirmekte gecikmedi. “Yahu Amcabey, sen hep demez misin özde hepimiz biriz diye?" "Eee?" "E herkesin özü aynıysa o zaman biz de şekle bakacağız tabii." "O da doğru lan," dedi Amcabey kafasını kaşıyarak. "Haklısın galiba."

Reader Follow Recommendations

See All
İşte o meşum akşam da hava çoktan karardığı halde babam bir türlü yuvasına gelmiyordu. Evimizin direği, döndüğünde karısının hâlâ yemek yemediğini anlasın da daha çok acı çeksin diye dokunulmamış bir halde bekleyen sofra, hazin bir manzara oluşturuyordu. Bilhassa, vitaminleri kaçmasın diye üstüne bir tabak kapatılmış duran salatanın insanda
Sadece cehennemde bile kurallar olması gerektiğini öğrendim. Şeytan ıslah edilemezdi belki ama cezalandırılabilirdi. Hiç değilse Tanrı'dan ayırt edilebilmesi için ona yaptıklarının bedelini ödetmek gerekiyordu.
Reklam
Reklam
4,537 öğeden 4,381 ile 4,395 arasındakiler gösteriliyor.