Her şeyde kendinizi suçlayın,
başınıza her ne gelirse gelsin kendinizi sorumlu tutun.
Bu düşünce gücü iki sonsuz kelime içinde özetlenmiştir:
Mea culpa.Suç benim...
" Bak dolunay çıktı," dedi.Bir insana ömründe en fazla bin defa dolunayı izleme fırsatı verilir,ama büyük bir olasılıkla bu insan , yaşamının sonunda onu bir kez bile izleme zamanı bulamamış olacaktır...
Hastalıklı bir dünya yaratıyorsun,sonrada kendi yarattığın eserinden dehşete düşüyorsun.Dünyanın nesnel olduğunu düşünüyorsun...oysa dünya senin onu düşlediğin gibidir.
"Kalabalık içinde bir "ben" olmak; gerçek dışı,kaçışı olmayan ,kendi kendine yarattığın sahte inançlar ve yalanlar sisteminin tuzağına düşmek demektir.
Evime gittik .Bir şişe şarap açıp sohbet ettik.O anlattı ben dinledim,sonra ben anlattım.Akıcı ve rahat bir sohbet.Kendi sırlarımızı yaratıyorduk.İyi bir sır yakaladığımızda o eşsiz gülümseme beliriyordu yüzünde.
Ey ömrümün ikindisi, ey akşamdan önceki mutluluk, ey açık denizin limanı! Ey güvensizlik içindeki dinginlik! Hepinize karşı ne kadar güvensizim! Gerçekten!..Sizin sahte güzelliğinize karşı güvenmiyorum.
Cesaret en iyi öldürücü dür. Cesaret acımayı da öldürür ve acıma, en derin uçurumdur.İnsan hayatı derinlikte ne görürse, acıya da aynı derinlik te bakar.
En yüksek dağlar nereden çıkıyor? Bir zamanlar bunu sorardım. Öğrendim ki en yüksek dağlar denizden çıkıyor.Bunun belgesi,onun kayaların da ve zirvelerinde yazılıdır. En yüksek şey,en derin şeyden çıkmalıdır."