Editon

Editon
@CorNEdito
3 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Aslında biri seni sevdiği zaman, şaşırıyorsun. "Ne, ben mi? Biri beni mi seviyor?" Zihninden şu fikir yükseliyor: "Beni tanımadığı için, o yüzden. Eğer beni tanırsa, eğer beni olduğum gibi görürse, beni asla sevmez." O yüzden sevgililer kendilerini birbirlerinden saklamaya başlıyor. Çok şey gizli tutuluyor, sırlar açılmıyor çünkü kalplerini açtıkları anda sevginin kaybolmaya mahkum olduğundan korkuyorlar. Kendilerini sevemediklerine göre, başkasının kendilerini sevebileceğini nasıl kabul etsinler? Sevgi kendini sevmekle başlar. Bencil olma ama kendinle dolu ol; bu ikisi farklıdır. Narsist olma, kendine saplanıp kalma. Ama doğal bir şekilde kendini sevmen şart, bu temel bir olgu. Ancak o zaman başkasını sevmen mümkün olur. Kabul et kendini, kendini sev, sen Tanrı'nın eserisin. Tanrı'nın imzası var üstünde, özelsin, teksin. Hiç kimse hiçbir zaman senin gibi olmadı ve hiç kimse hiçbir zaman senin gibi olmayacak; tek kelimeyle eşsizsin, benzersizsin. Bunu kabul et, bunu sev ve işte bu kutlamanın içinde başkalarının eşsizliğini de görmeye başlayacaksın, başkalarının benzersiz güzelliğini. Sevgi ancak kendini, diğerini, dünyayı derin bir şekilde kabul ettiğin zaman mümkündür. Kabullenmek sevginin içinde büyüdüğü alanı, sevginin içinde açtığı toprağı yaratır.
Reklam
Kendini kabul et; dua budur. Kendini kabul et; şükran budur. Varlığının içinde rahatla; Tanrı böyle olmanı istedi. Başka hiçbir şekilde olmanı istemedi. Öyle olsa seni başka biri yapardı. O seni yaptı, başkasını değil. Kendini geliştirmeye çalışmak aslında Tanrı'yı geliştirmeye çalışmaktır; bu da çok aptalca, bunu yapmaya çalışırsan giderek daha çok delirirsin. Hiçbir yere varmazsın, büyük bir fırsatı da kaçırmış olursun. İzin ver, senin rengin kabullenmek olsun. İzin ver, senin karakterin kabullenmek, tam kabullenmek olsun. O zaman şaşıracaksın: Hayat her an üzerine armağanlarını yağdırmaya hazır. Hayat asla cimri değildir, varoluş her zaman cömertçe verir ama biz onu alamıyoruz çünkü onu almaya değer olduğumuzu hissetmiyoruz.
Eğer kendini kabul edersen bu her şeyi kabul etmenin başlangıcı olur. Kendini reddediyorsan, aslında evreni reddediyorsun demektir; kendini reddediyorsan varoluşu reddediyorsun demektir. Kendini kabul ediyorsan, o zaman varoluşu da kabul ettin; o zaman tadını çıkarmaktan, kutlamaktan başka yapacak bir şey yok. Şikâyet yok artık, içerleme yok;

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevgi talep edildiği zaman sadakate dönüşür. Sevgi istenmeden verildiği zaman armağandır. O zaman bilincini yükseltir. Senden güven isteniyorsa köleleştiriliyorsun demektir. Ama güven senin içinde büyüyorsa, kalbinin içinde insan ötesi bir şey büyüyor demektir. Fark çok küçük ama çok önemli: İstendiği ya da emredildiği zaman sevgi ve güven sahte olur. Kendiliğinden yükseldikleri zaman muhteşem bir içsel değeri vardır. Seni köleleştirmezler, kendinin efendisi haline getirirler; çünkü o senin sevgin, senin güvenindir. Kendi kalbini izliyorsun. Başkasını değil, izlemek zorunda bırakılmıyorsun. Sevgin özgürlüğünden doğuyor. Güvenin büyüklüğünden doğuyor ve ikisi de seni daha zengin bir insan haline getirecek. Benim yeni insanlık görüşüm bu. İnsanlar sevecek ama sevginin emredilmesine izin vermeyecek. Güvenecekler ama kendilerine göre; kutsal yazılara göre, sosyal yapılara göre, din adamlarına göre, politikacılara göre değil. Hayatını kendi kalbine göre yaşamak, onun atışını izlemek, tıpkı sonsuz bir özgürlükle güneşin altında uçan kartal gibi, bilinmeyene doğru, sınır tanımadan... bu emredilemez. Onun kendi mutluluğu bu. Bu, insanın kendi ruhsallığının eseri.
Çok temel bir şeyin hatırlanması gerekiyor: İnsan sahte değerler yaratma konusunda çok kurnazdır. Gerçek değerler senin tüm varlığını talep eder. Sahte değerler çok ucuzcudur. Gerçek gibi görünürler ama onlar senin tüm varlığını talep etmez; sadece yüzeysel bir formalite yeter onlara. Mesela; sevginin, güvenin yerine sahte bir değer yarattık;