Cress

Reklam
Bir zamanlar bir cadı tarafından kurbağaya dönüştürülen bir prens varmış. Prens ortadan kaybolunca hizmetkârı Bruno tarafından yas tutulmuş, Bruno o kadar çok yas tutmuş ki kalbinin kırılmaması için üç demir çemberle tutturulması gerekmiş. Bir gün prens tekrar insan olmuş ve kendine bir prenses bulmuş. Çift Bruno tarafından sürülen at arabasına atlamışlar ve prensin kalesine doğru yola çıkmışlar. Yolculuk sırasında üç kez metalik bir patlama olmuş. Prens ve prenses arabaların parçalandığını düşünmüş, ancak Bruno, sesin sadece kederden kurtulan kalbinden geldiğini söylemiş. Sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.
Bazarov...
... İnsanların hâlâ kelimelere inanması şaşılacak bir şeydir... Mesela, bir insana aptalsın deseler ve onu dövmeseler, buna canı sıkılır. Ona akıllısın deseler ve para vermeseler, buna sevinir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazarov
... -Ben ise düşünüyorum, işte şurada saman yığınının yanında yatıyorum... Vücudumun kapladığı daracık yer, geriye kalan boşluğun, benim bulunmadığım, benimle hiç ilgisi olmayan boşluğun yanında o kadar küçük kalıyor ki! Yaşayabileceğim süre de, benden önce varolan, benden sonra da devam edecek olan sonsuzlukla ölçülünce o kadar önemsiz ki! Buna rağmen, bu atomun, bu matematik noktanın içinde kan dolaşıyor, beyin çalışıyor, istekler doğuyor... Ne saçmalık! Ne boş şeyler!
Zaman bilindiği gibi bazen kuş gibi uçar, bazen de solucan gibi sürünerek geçer. Ama insan en çok zamanın ağır mı, yoksa çabuk mu geçtiğini fark etmediği vakit kendisini iyi hisseder.
Reklam
Papaz giysisi giymekle papaz olunmadığı gibi, eline asa almakla da kral olunmaz, bu gerçeği hiç unutmamak gerekir.
Nico. Ni-co-las. Ağlıyordum. Sıcacık bir kalbin var, Nico. Ve daha çok ağladım.
Sayfa 265
Bende bıktım Ruby...
"Bundan bıktım usandım," dedim Chubs'a. " Buna hakkım olmadığını biliyorum. Bunu bize, kendime yapan yine benim. Ama artık savaşmaktan yoruldum. Her şeyden öyle çok yoruldum ki ... Tüm bu olanlardan... Ve işlerin hiçbir zaman düzelmeyeceğini bilmekten, yapacağım hiçbir şeyin işleri yoluna koymayacağını bilmekten de. Hepsinden bıktım artık."
Sayfa 210
Zedka ayağa kalktı. “Kaybedecek hiçbir şeyin yok. Pek çok insan sırf bu yüzden aşktan kaçar, çünkü tehlikede olan çok şey vardır, bir sürü gelecek, bir sürü geçmiş. Senin durumunda ise yalnızca şimdi var.”
Reklam
“Evet, deliliği bilip bilmediğimi sormuştun.” “Çok doğru. Bu kez sana öykü anlatmayacağım. Deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrede olup biten her şeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan, dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun.” “Hepimiz hissetmişizdir bunu.” “Hepimiz şu ya da bu biçimde deliyiz zaten.”
Tam da ölmeye başladığım anda nerden çıktın?
" Bu dünyada hiç bir şey rastlantı sonucu meydana gelmez." Tam da ölmeye başladığı anda nereden çıkmıştı bu ilk satır?
İçim kararmış, yalnız kalmış, umudumu kaybetmiş bir halde yeniden iskemleme yığıldım. Artık gelip beni götürebilirler, hiç bir şey umrumda değil; yüreğimdeki son tel de koptu. Bana yapacaklarına hazırım.
Ah! Sefiller! Sanırım merdivenden çıkıyorlar...
Ölüm Korkusu
Ne yazık! Ölüm ruhumuzu ne hale getirecek? Onu nasıl şekillendirecek? Ondan ne alıp verecek? Onu nereye yerleştirecek? Bazen dünyaya bakıp ağlaması için etten gözler bahşedecek mi? Ah! Bir rahip! Bir rahip bunları bilir! Bir rahip ve öpmek için bir haç istiyorum! Tanrım, hep aynı düşünce.
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.