Ceren
Ceren
@CrnDD
60 reader point
Joined on November 2020
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
İşin Aslı, Judit ve Sonrası üç kişinin yer aldığı bir aşk hikayesi olarak kurgulanmış. Yazar, bu aşk hikayesini olaylar üzerinden anlatmaktan ziyade karakterlerin bakış açılarını, iç dünyalarını ve duygu durumlarını aktarmaya çabalıyor. Öte yandan yazar, Macaristan’ın siyasi ve tarihi yapısını, sınıf farklılıklarını, burjuvazinin çöküşünü hikayenin sürükleyiciliğini bozmadan güzel bir şekilde okura aktarmış. Kitap 3 bölümden oluşmakta ve her bölüm ana karakterlerden birinin aynı olayları aktarımıyla şekillenmekte. Aynı olayların farklı karakterlerin bakış açılarından anlatılması sevdiğim bir yazım tarzı olmasına rağmen, bu kitapta karakterlerin dili ve anlatım şekilleri çok aynı geldi. Karakterlerin cümle kuruş şeklinin, düşünme şeklinin, anlatım tarzının daha kişiselleşmiş olmasını beklerdim. Genel olarak beğendiğim bir kitap oldu.
Paulo Freire eleştirel pedagoji ile ilgili çalışmalarında diyaloğa dayalı özgürlükçü bir eğitim sistemi önermekle birlikte, toplumun gelişimini de bu bağlamda değerlendirmektedir. Freire bu kitapta örnekler üzerinden öğrenci-öğretmen diyaloğunu ele almakta ve öğretmenlere tavsiye niteliğinde bilgilere yer vermektedir. Öğretme eyleminin öğrenmeden bağımsız olamayacağını vurgulayan Freire, öğretmenlerin de öğrencilerden öğrendiklerine değinmektedir. Ayrıca, öğretme mekanik bir aktarım olmaktan ziyade sorgulama, düşünme, diyaloğa dayanan bir süreçtir.
Bu kitabın daha iyi kavranabilmesi için Freire’nin bakış açısına ve eleştirel pedagoji ile ilgili düşüncelerine hakim olmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Bu nedenle öncesinde eleştirel pedagoji kavramını inşa ettiği Ezilenlerin Pedagojisi kitabını okumak katkı sağlayacaktır.
16. yüzyıl İspanyasını, ahlaki çöküşün, açlığın, yoksulluğun kol gezdiği bir dönemi bir çocuğun ağzından dinlemek nasıl olurdu? O dönemde çok popüler olan hayal ürünü, kahramanlık eserlerinden farklı olarak, yeni bir anlatı türünün ilk örneklerinden olan bu kitap, gerçek hayatı anlatmakta, gündelik olayları eleştirel bir bakış açısıyla ifade etmektedir.
Bir çocuk kahramanın başından geçenler, farklı efendilere hizmet ettiği sırada yaşadıkları hem eğlenceli hem de eleştirel bir dille aktarılmakta. Çok sade ve akıcı olan bu kitabı bitirdiğimde keşke biraz daha uzun olsaydı demekten kendimi alamadım. Lazarillo’nun hikayesini ve aslında toplum gerçekliğini bu sade dilden daha detaylı okumak isterdim.
Reader Follow Recommendations
Martin’in Ruth’a aşık olmasıyla başlayan roman, aşkına kavuşabilmek için değişmeye çalışan bir adamın hikayesi gibi görünse de, aslında buna Martin’in kendini bulma mücadelesi demek daha doğru olur. Martin’in içindeki kıvılcımı yakan ve bilmeye, öğrenmeye, okumaya iten bu aşk olsa da, Martin’in yazarlık tutkusunun bu aşkın önüne geçtiği çok açık.
Gösterdiği çaba ve kendine inancıyla aslında çok şeyler başarmış olan bu adam kimsenin takdirini kazanamamasıyla giderek yalnızlığa sürüklendi hikaye boyunca. Ne bulunduğu sınıfa ait oldu, ne de yükselmek istediği sınıf tarafından kabul gördü. En sonunda onay gördüğündeyse hepsinin boş ve anlamsız olduğunu, sahte bir dünyada yaşayan yalnız bir adam olduğunu idrak etmişti.
İçindeki gücü açığa çıkarmak için mücadele eden ve hiç pes etmeyen Martin’in hikayesini ben çok çok sevdim. Size de keyifli okumalar dilerim.
John Berger’in Spinoza’nın kayıp eskiz defterinden ilham almasıyla ortaya çıkmış olan bu kitap öncelikle yazılış amacıyla dikkatimi çekmişti. Spinoza’nın düşüncelerinin Berger’in yorumlarıyla ve eskizleriyle harmanlanması farklı bakış açılarını gözler önüne seriyor.
Kitapta hem Spinoza’nın Ethica’sından alıntılarla Spinoza’yı anlıyoruz, hem de aynı konu hakkında John Berger’in çıkarımlarını görüyoruz. Öte yandan Berger’in eskizleriyle görsel olarak farklı bir yoruma da dahil oluyoruz. Her okumada yeni bakış açıları kazanmak ve farklı bir tat almak mümkün.
