Analitik bir veri olarak internetinin yarıya yakınının pornografi olduğu günümüzde düşüncelerin kaydadeğer bir kısmının belden aşağı olduğu aşikar. Yazarın bunu da kaleme almasını ben rahatsızlık verici bulmadım. En az Dopler kadar dobra ve samimi olmuş hatta.
Kitap keyifliydi..komik, düşündürücü ve bazen de hüzünlüydü. Kapitalizmin ustalıkla manüple ettiği şehirli hayatlarını kaleme alışı, örnekleri ve basit dili hoşuma gitti. Trafikte küfrediyoruz, tartışınca küfrediyoruz, düşünüp dellendiğimiz her an içimizden küfrediyoruz ama bir yazarın küfürlü ifadeleri utanç verici olabiliyor. İnsan böyle birşey ve yazarın istediği şey ise kendimizle yüzleşmemiz..
Sahip olmak, tüketmek, göstermek, inançlarla dünyayı metalaştırmak, insanları popolar ve penislerle nesneleştirmek... Şöyle bir bakınca ne kadar aciz ve zayıfız. Bakmak açısından güzeldi.
Ve menzilin dışına çıkmak ne büyük bir mesele!. Bu yüzden sonu daha güzel bitemezdi.
İnsanların birbirine armağanlar verdiği bir Kızıldereli bayramı; artı ürün birikimini engellemek için eldeki fazlalığın toplumla paylaşıldığı ve geri kalanının yakıldığı bir ritüel.
Kitapla ilgili yapılan inceleme yazılarının çoğunu okuduktan sonra ben de yazmak istedim..
Yabancı olan Meursault mu yoksa onun gibi olmayan diğer herkes mi? İkiyüzlülükten uzak kalmayı istemek anti-sosyalik midir? Ana odaklanmak, anlamsız üzüntülerin esiri olmamak yaşamı umursamamak mıdır? Hayatın son anında bile tanrıya olan kayıtsızlığını sürdüren Mersault'un sebebi hayata kayıtlı olması değil midir? "Herkesin bildiği gibi, hayat yaşamaya değmez" derken aslında kendi hayatını değerli bulup, başka herkesi de hayatlarına yabancı ilan ediyor olabilir mi? Kitabı okurken bu gibi sorular insanın aklından geçiyor (en azından benim geçti) ve kayıtsızlığın ağırlığını fazlasıyla hissediyorsunuz..
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,6bin okunma
Kedimin öldürdüğü fare
faraşla götürüp çöpe attığım
gri bir süprüntü
Derim ruhuna:
Koş şimdi
kimseden kaçmadan
dans et o büyük evin duvarları arasında
Ve derim vücuduna:
Dünyanın büyük
karnında
o sonsuz varoluşta
şimdi uyu rahatça
Bir bilim adamı eserinin kendisi olmadığını, yalnızca kişisellikten uzak gerçek olduğunu öne sürebilir. Bir sanatçı Gerçek'in arkasına gizlenemez. Hiç bir yere gizlenemez.