yeni bir sayfa için defterimi araladım.
yeni bir hayatın geçiş sancısı ile yaşarken hayatı
yine bir boşluğu kendim de hissetmeye başladım .
varlığın ve hiçliğin ortalarında yeni bir senfoni aramaya çalışırken
yine aynı senfonilere kapılmış gibi hissediyorum.
eksik olan yanım ne çözmüş değilim.
yoksa cidden insanlığın doymayan aç gözlülük hissiyatın olmasından kaynaklı mi ?
bilemiyorum...
Bütün gözler karanlık bir semaya bakar
Dört duvar ortasında bir umut arar
Saçları kırışık bir hayli uzun
İçindeki ateş püskürdü farklı bir ar
Elleri her bir hücresi kapladı tüm bedeni
Islık çalsa duymaz ki sesi
Sadece gümbürdeyen kalp atışı
Gözleri hafif yumuk, kesilmiş dili
Bedeni büyük bir sükunet
Havadisler onun için ibret
Savurdu tüm gençliği dinledi kalbini
Yine de gülümsedi ona son bir kez hayat
Hayat penceresi, dış aralığından gökyüzüne bakakalmak gibi müthiş bir manzara...
Ölürsem şayet beni oraya gömsünler
Çünkü bilirsin Mezopotamya nin denize bakan yüzünde hep dumanlar yükselmiştir.
Mimoza
Toprakla örtülü yorganım,
Sesini duymamak felaketimdir .
Eğer gitmek istiyorlarsa, bırak gitsinler. Eğer senin gitmeni istiyorlarsa, durma git. Sen bu dünyada kimseyi memnun etmek için gelmedin . Sen öğrenme, gelişmek, sevmek, aşk olmak , yaşamak ve büyümek için burdasın . Senin değerini bilen insanlar yanında kalırlar ne süreç olursa olsun. Üzülme rabbin var...
X:Peki aşk neden insanı hırpalar?
Z: Hayır,aşk insanı hırpalamaz.Bencillik ve rüşvetli sevgi insanı hırpalar.Gerçekten aşıksan onun hiçbir tavrı sana batmaz.Yok eğer onu kendi arzuların için talep ediyorsan, onun en küçük bir nazı seni çileden çıkarır.O da aşk olmaz.