Karanlık ve aydınlık arasındaki savaş tüm hızı ile devam etmektedir. Yıllar önce yapılmış olan ateşkese rağmen güçler arasındaki mücadele gerilimini korumaya devam eder.
Güçlerini arttırmaya çalışan karanlık tarafa mensup güçler, bu uğurda aydınlık güçlerden de medet ummaktadırlar. Ve git gide aydınlık ile karanlık arasındaki dengeler de bozulmaya başlar.
Sergei Lukyanenko’nun bilim kurgu romanı olan üçlemesinin ilk filmi olan Gece Nöbeti’nin ardından gelen ikinci film olan Gündüz Nöbeti, yine etkileyici aksiyon sahneleri ve görsel efektleri ile dikkat çekiyor. Yönetmen Timur Bekmambetov için Rus Sineması’nın Tarantino’su dendiğini de eklemeyi unutmayalım.
Rus sinemacılar son yıllarda festival gezgini arthouse (sanat filmi) ürünleriyle yetinmemeye başladı. Bu alanda tartışılmaz bir üstünlükleri olsa da, daha ticari türlerin de ilgi alanlarına girdiğini ve hatta iddialı da olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Korku, fantastik, bilim kurgu gibi türlerde dünün felsefi denemelerinden çok, özellikle batılı popüler sinema izleyicisinin dikkatini çekebilecek filmler üzerinde çalışıyorlar. Timur Bekmambetov'un Gece Nöbeti filmi ise bu "yeni dalga"nın en ilginç örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmıştı. Karışık olay örgüsüne rağmen temposunu bir an bile düşürmeyen, süprizlerle dolu, taze sıfatını hak eden ilginç bir türler karmasaydı. Fakat bütün görsel çekiciliğine rağmen filme dair ciddi bir eleştiriye de katılmamak mümkün değil. Gece Nöbeti izlendikten sonra derhal unutulan bir filmdi; olay ve karakter bolluğu ile birlikte basitlik ve akılda...
