Deniz Turgut

Deniz Turgut
@Deniztrgtt
Sosyal hizmet 3/4
5 July
34 reader point
Joined on January 2024
Ateş ısıtabilir veya yakıp yok edebilir, su susuzluğu giderebilir veya boğabilir, rüzgâr okşayabilir ya da kesebilir. İnsan ilişkileri de böyledir: Birbirimizi hem yaratabilir ve yok edebilir hem besleyebilir ve dehşet içinde bırakabilir hem de travma yaşatabilir ve iyileştirebiliriz.
Reklam
Tabii, PTSB teşhisi psikiyatriye 1980'de daha yeni girmişti. Bu konu ilk başlarda savaş deneyimleri yüzünden harap olmuş askerlerin azınlığını etkileyen, nadir görülen bir durum olarak kabul ediliyordu. Ama kısa bir süre sonra travmatik olayla ilgili davetsiz düşünceler, geçmişe dönüş, bozuk uyku düzeni, gerçek dışılık hissi, aşırı bir irkilme tepkisi ve aşırı endişe gibi aynı tür semptomlar tecavüz kurbanlarında, doğal afetlerden kurtulan ve hayatı tehdit eden kazalar veya yaralanmalar geçirmiş ya da bunlara şahit olmuş kişilerde de görülmeye başlandı. Şimdilerde bu durumun Amerikalılarin en azından %7'sini etkilediğine inanılıyor ve birçok kişi de travmanın şiddetli ve kalhcı etkileri olabileceği konusunda hemfikir. 9/11 terör saldırısı ve Katrina kasırgasI gibi katastrofik olayların zihinde kalıcı izler birakabileceğini biliyoruz. Artık kendi araştirmamın ve daha birçok araştırmanın göster- diği gibi bu etkinin aslında yetişkinlere kiyasla çocuklarda cok daha büyük olduğunu da biliyoruz.
Sorunlu çocuklarla klinik çalışmalarıma başladığımda bu soru bana daha da dikkat çekici gelmeye başladı. Çok geçme den hastalarımın çok büyük bir bölümünün hayatlarının karmaşayla, ihmalle ve/veya şiddetle geçtiğini gördüm. Bu ço cukların 'toparlanamadıkları' belliydi; aksi olsaydı bir çocuk psikiyatri kliniğine getirilmezlerdi! Psikiyatrik sorunları olan yetişkinler olsalardı çoğu psikiyatristin post travmatik stres bozukluğu (PTSB) teşhisi koymayı düşünebileceği, tecavüze ugramak veya cinayete sahit olmak gibi travmalar yaşamış olan çocuklardı bunlar. Ama bu cocuklara travma geçmiŞleri sanki önemli değilmis gibi davranılıyor, depresyon veya diK kat bozukluğu gibi genellikle ilaç tedavisinin gerekli olduğu semptomları sanki tesadüfen' geliştirmişler gözüyle bakılıyordu.

Reader Follow Recommendations

See All
Bunu bugün hayal etmek zor ama 1980'lerin başında, tıp fakültesinde okuduğum dönemde araştırmacılar, psikolojik travmanın yaratabileceği kalıcı hasarla pek ilgilenmiyorlardı. Travmanın çocuklara ne şekilde zarar verebileceğiyle ise daha da az ilgileniyorlardı. Bu iki konunun ilişkili olduğu düşünülmüyordu. Çocukların doğuştan 'metanetli olduğuna ve 'kendilerini toparlamaya' dair doğal bir becerileri bulunduğuna inanılıyordu. Bir çocuk psikiyatristi ve nörolog olduğumda hedefim, bu yanlış fikri çürütmek değildi. Ama genç bir araştırmacı olarak laboratuvarlarda yaşadıkları o stres dolu deneyimlerin, özellikle de hayatın erken dönemlerindeki genç hayvanların beyinlerini değiştirebileceğini gözlemlemeye başladım. Hayvanlarla ilgili sayısız araştırma, bebeklik döneminde yaşanan görünürde önemsiz olan stresin beynin mimarisi ve kimyası, dolayısıyla da davranışların üstünde kalıcı bir etkisi olabileceğini göstermiştir. Ben de şöyle düşündüm:Aynı durum neden insanlar için de geçerli olmasın?
Reklam
480 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, İlber Ortaylı tarafından yazılmış bir biyografi kitabı. Kitapta Atatürk'ün hayatı ve liderliği anlatılmıştır. Atatürk'ün gençlik yıllarından itibaren askeri kariyeri, Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve modernleşme çabaları gibi önemli dönemlerini kapsar ve anlatılır.Mustafa Kemal
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürkİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 201811.3k okunma
480 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürkİlber Ortaylı
8.9/10 · 11.3k reads
Yabancı dile ayrı önem vermiştir. Çok iyi derecede Fransızca ve yeterli derecede Almanca biliyordu. Tabii bütün Makedonya gençleri gibi Rumca (Yunanca) ve Bulgarcaya aşina idi. Fransızca konuşuyor, mektuplar yazıyor, çeviriler yapabiliyordu.
Eğitime çok önem veren cehalete düşman birisiydi. Millî Mücadele’nin en kırılgan dönemlerinde bile eğitim kongresi toplayacak ve bunu iptal etmeyecek kadar eğitimi önemsiyordu. Zirai ürünlerin ihracıyla geçinen bir ülkenin kıt imkânlarına rağmen yurt dışına talebe göndertmiştir.Sadece teknik dallar değil arkeoloji, filoloji ve hatta Bizans tetkikleri için de öğrenciler gönderildi. Arkeoloji için gidenlerden Ekrem Akurgal ve Hititoloji’nin babalarından sayılan Sedat Alp önemli bilginler oldular.
Aşçı, yaver, şoför, garson gibi yakınındaki kişilerin ifadelerinden şunları görüyoruz. Gazi gayet mütevazı, görgülü ve nazik bir insandır. Müsrif ve aşırı tüketici olmadığı, hesaplı davrandığı açık. Balkanlar’da ve Şark’ta bu gibi önderler iktidara mütevazı adamlar olarak gelirler. Ancak arkalarında birçok çocuk ve akrabalardan oluşan zengin bir zümre bırakırlar. Atatürk iktidara geldiği gibi dünyayı terk etti. Emlakı ve parasını kamuya bıraktı, yakınındaki manevi kızlarına maaşlar bağladı. Çankaya’da hayatın mütevazı bir reisicumhurunki gibi olduğu anlaşılıyor.
Reklam
Akıl ve bilimden yanadır. Fransa’nın etkisi bu kuşakta etraflıca görülür. Tabii ki bir devrimcidir, reformisttir. Çünkü ülkesinin reforma ihtiyacı vardır.
Atatürk milliyetçidir. Bir Türk milliyetçisidir ama bunun yanında evrensel bir adamdır. Barışçıdır, dövüşmesini bildiği gibi barışmasını da bilir.
Atatürk’ün başarısındaki en önemli faktör fevkalade vazgeçmez bir iradesinin olmasıdır. Âdeta Rumeli inadı vardır. “Olmalı” dediği an, “olabilir” yoktur. “Olmalı” dediği an, oluyor, onu olduruyor. Bu herkes için lazım bir şeydir. Sanatçı için de bilim adamı için de lazımdır. Gerçekten yaratacak, atılımı yapacak iş adamı için de lazımdır. Bir kumandan için, bir siyasetçi için ön planda lazımdır.
Karizma kelimesi tam olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi liderleri ifade ediyor. Yanılmasına ihtimal verilmeyen, güvenilen bir lider… Kaldı ki Atatürk liderlik vasfıyla doğmuş, herkesin görmeyeceği şeyleri görebilen, ileri görüşlü ve bu sebeplerle de karizmatik diye tavsif edilebilecek bir şahsiyettir.
Eski Arap harflerinin kaldırılması 1928 yılının Kasım ayındaki kanunla oldu. Bu kanunun tatbiki yavaş yavaş üç aylık bir süre içinde yeni harflere geçişle oldu.
213 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.